Halifelik Hz. Muhammed’in ölümünden sonra (halef yani yerine geçen sözcüğünden) İslam devletinin başına geçenlere verilen bir ünvandır. Dini bir anlamdan çok siyasi bir nitelik taşır.
Nitekim daha Peygamberimizin (S.A.V.) ölümünden kısa bir süre sonra kimin halife olacağı ihtilaflara yol açmıştır. Halifelik-iktidar mücadeleleri Hz. Ali (R.A) döneminde iç savaşa dönüşmüş, bu dönemde Cemel Vak’ası ve Sıffin Savaşı meydana gelmiştir.
Dört halife döneminde halifeler bir çeşit seçim ile belirleniyor ve babadan oğula geçmiyordu ki bu yüzden bu döneme Cunhuriyet Devri de denmiştir.
Dört Halifeden sonra Muaviye, Emevi saltanatını kurmuş. Oğlu Yezid’i halife ilan ederek babadan oğula geçmeye başlanmıştır.
Peygamberimiz ve Dört Halife zamanında saray geleneği yoktu. Saray lüks ve israf Emevi saltanatı döneminde başlamıştır. Böylece “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” anlayışının yerini gösteriş ve israf almış ve bu durum günümüze kadar gelmiştir.
Abbasiler döneminde ise yine saltanat devam etmiş bir süre sonra çeşitli yerlerde birçok halife ortaya çıkmıştır. Endülüs (İspanya) ve Fatimi (Mısır) ve Bağdat gibi halifelikler kurmuştur. Büyük Selçuklular döneminde Abbasi halifesi Selçuklu sultanının himayesine girmiş ancak halifenin siyasi yetkilerini elinden almıştır. 11.ve 13. Yüzyıllar arasında İslam dünyasını Haçlılardan Türkler korumuştur.
Osmanlı Devletinde ise Yavuz Sultan Selim’den önce 1. Murad ve Yıldırım Beyazıd gibi padişahların halifelik unvanını kullandıklarını görülür.
Yavuz’un Mısır seferinden sonra halifelik ve Kutsal Emanetleri İstanbul’a getirilmesinden sonra bütün padişahlar aynı zamanda halife unvanını kullanmıştır.
Halifeliğin ilk siyasi amaçla kullanılması 1974 Küçük Kaynarca Anlaşmasında olmuştur. Bu anlaşma ile Kırım Ruslara bırakılıyor. Ancak Kırım halkı dini bakımdan halifeye bağlı olacaktı.
Ortaçağ’da halifelik tıpkı Papalık gibi önemliydi.halifeler sultanlığı onaylayan hırkan gönderir ve Cuma hutbesinde kimin sultan kabul edildiğini beyan eden siyasi bir güve sahiptirler. Papaların krallara tak giydirmesi de aynı nitelikte bir siyasi güçtür.
Gerçekte halifelik, Dört Halife ile birlikte bitmiştir. Halifeliğin Kureyş ailesinin ve Arapların haklı olduğu peygamberimizin Veda Hutbesinden kolayca anlamayabiliriz. Halifeliğin Arapların hakkı olduğu düşüncesi İngilizlerin Arapları, Türklere karşı kışkırtma amacını taşır.
Halifeliği siyasi amaçları doğrultusunda en çok Abdülhamid kullanmıştır. Ama 1. Dünya Savaşı sırasında Arapların Türklere karşı savaşması artık eski önemini yitirdiğini gösterir.
Halifeliğin kaldırılması ve sonuçlarını haftaya devam edelim.
Herkese iyi tatiller dilerim.