Sözcük anlamı ‘’yollar’’ demek olan Tarikat, Arapça tarik sözcüğünün çoğuludur.
Türklerin, İslamlaşma sürecinde ortaya çıkmış olan ‘’tarikat’’ yapısı, kimi zaman toplumsal dayanışma, kimi zaman tasavvufi idealler için birlikte mücadele etme kimi zaman da Moğol İstilası döneminde olduğu gibi ‘’birlikte savunma’’ anlayışını taşımıştır.
Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi dergahından Anadolu’ya güç eden erenlerin Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında önemli rolleri olmuştur.
Ahiyan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum adı verilen bir çeşit tarikat yapıları Anadolu’nun fethinde ve Türkleşmesi-İslamlaşmasında etkilidir.
Alevilik-Bektaşilik-Kızılbaşlık da dergahları olan birer tarikattır.
Anadolu’da gerek Selçuklu gerekse Osmanlı döneminde bir çok dini ayaklanmalar vardır; Büyük Selçuklularda Hasan Sabbah, Anadolu Selçukluları’nda Babailer isyanları, Osmanlı döneminde Fetret Devri’nde Şeyh Bedrettin, II.Bayezid zamanında ve Yavuz zamanın da çıkan Alevi İsyanları, Celali İsyanları meydana gelmiştir.
Her ne kadar dini söylemlerde isyanlar çıksa da, yukarıda söz ettiğin isyanların çoğu sosyo-ekonomik ve kültürel yapının bozulmasından kaynaklanır.
Bu isyanlarda dış etkenler ve iktidar mücadelelerinin de etkisini unutmamak gerekir.
16.yüzyılın sonları ile 17.yüzyılda Osmanlı Devleti’nin siyasi, askeri ve ekonomik bozulmaları esnasında Kadızadeliler olayı meydana gelir.
Kadızade Mehmet Efendi’nin asıl ismi Takiyyüddin Mehmet olup, babası kadı olduğu için bu isimle anılmıştır ki, İstanbul’daki Rasathane’nin yıkılması fetvasını vermiştir.
Kadızade Mehmet tıpkı Fetö elebaşısı gibi vaiz olup kısa sürede ünlenir ve İstanbul’un en ünlü camilerinde vaazlar verip cemaat toplar.
Kadızadeliler tarikate, tasavvufa, bilim ve fen’e mezar taşlarına, mezarlık ziyaretlerine ve hatta minarelere karşıdır.
Tıpkı Fethullah gibi alaylıdır ve selefi bir anlayışa sahiptir.
Osmanlı Devleti’nde 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın ortadan kaldırılmasından sonra padişahların hiç yüz vermediği ve Saray’dan uzak tuttuğu tarikat yapıları iktidarı ele geçirme yarışına girmişlerdir.
Özellikle Nakşi kökenli dini yapılar iktidarı elde etmek konusunda çok hırslıdırlar.
Tarikatların Osmanlı’da başlayan siyasallaşması, iktidarı elde etmek ve böylece yönetimi ve ekonomiyi ele geçirmeyi hedefler.
Bu tip örgütler ve yapılar Masonik yapıları örnek almışlardır.Şöyle ki, devlete kendi anlayışında olanları yerleştirme, gizlilik ve takiyye, ticareti yönetme Mason hocalarının tarzlarıdır.
Cumhuriyet döneminde çıkan dini kalkışmalar dış destekli olup siyasi ve ekonomik çıkarları amaçlar.
Atatürk boşuna ‘’Türkiye şeyhler, dervişler, müritler ülkesi olamaz.Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.’’dememiştir.