Son zamanlarda insanlık kavramı dillerde epey dolandı durdu. Koronavirüs salgını sürecinde insan ve insanlık denilen olgular büyük bir tartışma konusu oldu.
Bu insan denilen varlık bu süreçte nasıl bir kimyaya sahip olduğunu yine gözler önüne serdi. Bu varlık içinde barındırdığı bencil, tüketme ve yok etme dürtüsünü ne yazık ki bastıramıyor. Bu zalim varlık en büyük zararı doğaya ve hayvanlara veriyor, üstelik gözü bir türlü doymuyor. Doğa anne yüzyıllardır süren bu zulme dur dedi ve bencil insanlığı evlerine hapsetti. İnsanlar bu süreçte doğanın ve hayvanların kıymetini bilir diye düşünürken son zamanlarda görülen acı manzaralar ne yazık ki en ufak bir değişikliğin bile olmadığını gösterdi.
Dün gece bende bu “İnsanlık” kavramını epeyce sorguladım. Neden daha önce değil de şimdi, neden dünyada bu kadar kötülük ve acı varken sen şimdi sorguluyorsun sorularını duyar gibiyim. Nedeni ise şu; Ne olursa olsun insan veya hayvan ya da bitki, birinin gözleri önünde yok olup gidiyorsa binlerce kez bile olsa bu insanlık kavramı sorgulanmalı. Dün gece saatlerinde evimin önünde mini cooper cins kırmızı bir araç sürücüsü iki sokak kedisine çarpıp hiç bir şey olmamış gibi yavaş yavaş gözden kayboldu. Hemen aceleyle koşup kediyi yolun kenarına çektim. O an ne yapacağımı bilemedim ve şimdi ben ne yapacağım deyip ağlamaya başladım. Çünkü böyle bir durumda gerçekten ne yapılır hiç bilmiyordum. Bu yüzden de kendimden utandım ve ne kadar bilgisiz olduğumu fark ettim. O anın şokunu attıktan sonra hemen Ahbap Platformunda görevli olan bir arkadaşımı aradım. O da Büyükşehir Belediyesinin bu tür durumlarda yardımcı olan 444 4 009 servis numarasını aramamı söyledi. Aradım, gece saatleri olduğu için nöbetçi veteriner hekimlerinin olmadığını söylediler. Arkadaşım diğer taraftan veteriner arkadaşlarını devreye soktu ancak ne yazık ki her şey için çok geçti. Minik kedi 10 dakika sonra can verdi. Her şey 10 dakika içinde olup bitti ve ben yüzlerce ders çıkardım.
Hiçbir şey bu kadar basit olmamalı. Bir canlıyı ezip bir şey olmamış gibi gitmek bu kadar basit olmamalı. Ya da can çekişen bir canlıyı görüp yanından öylece geçip gitmek bu kadar kolay olmamalı. Bana göre bu kişi bir insana çarpıp kaçmakla aynı ölçüde bir suç işlemiştir. Ama ne yazık ki ülkemizde hiçbir şeyin yaptırımı olmadığı gibi bunun da bir yaptırımı yok. Tüm bunlardan en kötüsü ise elimden ne yazık ki bir şey gelmemesi oldu. Tıpkı benim gibi yüzlerce insanın bu tür durumlarda ne yapacağını bilmediğinden eminim. Bilmiyoruz çünkü hayvanlar ve doğa toplumumuz tarafından önemsenmiyor. Bilmiyoruz çünkü insan denilen varlık yalnızca kendini düşünüyor. İnsanlık denilen olgu bir değer olma niteliği taşımıyor artık benim için. Ben bir değil yüzlerce kez bu kavramı sorguladım. Tüm insanları da sorgulamaya davet ediyorum.