Tarihte Roma İmparatorluğu ve Romalılar, kendilerini dünyanın merkezi kabul ederlermiş ve kendilerini “Medeni”, kendilerinin dışındakileri “Barbar” sayıyorlarmış.
Aynı anlayış Çinliler için de geçerli olup, Çin’in dışındakileri “Barbar” kabul ederlermiş.
Günümüzde benzeri bir anlayış devam ediyor. Buna göre saat sistemi (Londra’daki Greenwich) ve coğrafi terimler oluşturulmuş ve bu durum zamanımızda iyice benimsenmiş ve içselleşmiştir.
Buna bir örnek olarak “Ortadoğu-Yakındoğu-Uzakdoğu kavramlarını verebiliriz. Kime göre Ortadoğu? Mesela, Çinliler için Ortadoğu denilen yer ve bölge Orta batı, Japonlar için Yakındoğu yok, Uzakdoğu yok.
Ortadoğu kavramı üzerinden gidersek bu kavramlar batılılara göredir ve İslam coğrafyasını içine alır ve Osmanlı coğrafyasıdır.
İşin aslına bakarsanız 1. Dünya Savaşı sona ermemiş, ikincisi meydana gelmiş ve üçüncüsü de şu anda bölgesel savaşlar, ekonomik ve psikolojik savaşlar ve asimetrik savaşlar şeklinde devam etmektedir.
Batılıların “Ortadoğu” diye tanımladığı yerler İslam coğrafyası olup Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ile bir takım sun’i devletlerin bulunduğu bölgedir. Osmanlı’nın çekildiği ülkelerin parçalanması ve paylaşılması henüz tamamlanmamıştır.
1. Dünya Savaşı sonrası kurulan ve sınırları adeta cetvelle çizilen, demografik ve ekonomik coğrafyayı ve kaynakları dikkate almadan kurulan devletler bugün beka sorunu yaşamaktadırlar. Afganistan işgal edilmiş, Suriye ve Irak parçalanmış , Filistin, İsrail zulmuü altında yaşayan ülkelerdir, Libya parçalanmıştır.
20. Yüzyılın başlarında üç tane İslam ülkesi vardı; Türkiye, İran, Afganistan, Yemen, Mısır, Libya, Cezayir, Fas, Tunus ve Pakistan sonradan kurulmuş Müslüman devletlerdir. Körfez ülkeleri ise devlet bile sayılmaz şeyhliklerdir. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi.
İşin ilginç tarafı sonradan yapay bir şekilde kurulan bu devletler, batılı devletlerden bağımsızlıklarını elde ettikleri halde Osmanlı-Türk düşmanı gibi düşünmekte ve davranmaktadırlar.
Çünkü, bu ülkeler uzun süre batılı emperyalistlerin yönetiminde iken sürekli olarak “Türkler sizi geri bıraktırdı. Türkler halifeliği zorla elinizden aldı.” Propagandasını okullarda ve basında işlemiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında Araplara bağımsızlık vaad ederek Türklere karşı kışkırtan İngilizler ve Fransızlar, savaş sonrası bu ülkeleri kendi manda yönetimi altına almışlardır. Türklere de Arap düşmanlığı aşılanmış, köpeklerimize Arap demişizdir.
Bu günkü olaylar gösteriyor ki, bu bölge ülkelerinin kaderi ortaktır. Birine bir şey olunca acısı ötekine de geçiyor.