11 ayın sultanı, büyük bir heyecanla beklediğimiz Ramazan ayına çok şükür ki kavuştuk. Bu kez tüm yurdu etkisi altına alan koronavirüs salgınından dolayı geçen senelerde yaptığımız kalabalık iftar sofralarını, camilerde kıldığımız teravih namazlarını, sokaklarda kurduğumuz iftar çadırlarını bu sene yapamayacağız.

Koronalı Ramazan nasıl geçecekti peki? Aslında bakış açımızı biraz değiştirdiğimizde koronavirüsünün bizlere gösterdiği birçok ama bizim belki de hiç göremediğimiz, fark etmediğimiz şeyler vardı. Belki de görmeye başladık. İtiraf etmeliyiz ki Ramazan aylarında gerçekten birçok yer nakit akışını hızlandırırdır. Bu mübarek ayda her şeye nakit olarak bakıyorduk belki de. Çarşıda kurulacak çadırlar kermesler, hangi köşenin daha çok para kazandıracağını hesaplayıp, daha çok müşteri çekilebileceğini hesaplıyor daha çok para kazanmanın yollarını arıyorduk.

Kuran-ı Kerim okumak yerine gözlerimiz müşteri arıyordu belki de. Ailemiz ile iftar sofrasını beklememiz gereken yerde ayaküstü bir şeyler atıştırıp para kazanmaya devam ediyorduk. Gecenin geç saatlerine kadar süren satışlar ne eş, ne dost ne çocuk görmüyordu.

Sadece para mı hayır tabi ki. Türbe türbe gezmekten, adaklar adamak için bez bağlamaktan, yorgunluktan evlerimize döndüğümüzde yığılıp kalıyorduk. İsrafın adete dibine vurduğumuz sofralara ne demeliydi. Beş yıldızlı mekanlarda açılan iftar sofraları ve o sofralarda açlıkla terbiye etmeye çalıştığımız nefsimizi ödüllendirmemiz. Adına koronavirüs dediğimiz gözle görülmeyen bu düşman bize bu sene bir çok şeyin kıymetini hatırlatırken, ne nakit para hesabını yapmaya çalışacağız ne de gözlerimiz müşteri arayacak nede israfın hat safhada olduğu sofralar kurulacak nede sokakta dolaşarak bez bağladığımız adaklardan medet umacağız.

Elhamdülillah ki bu sene evimizde çocuklarımızla Ramazan şerif geçirmek için bir fırsat geçti elimize. Dünya malı için para sayan ellerimiz, bu sene tesbihlerle, dualar edip Kur-an ’ı Kerim sayfalarını çevirme imkanı sağlayacak. Ramazan-ı Şerif kavuşmak bile ne büyük bir nimet oldu bizim için bu zor süreçte. Ramazan’da her günümüzün son derece olumlu değişimlere karışılacağından şüpheniz olmasın. Şükür edelim ki sabah kalktığımızda gözümüz görüyor, midemiz işliyor, çok şükür diyoruz.
Salgın sebebiyle ise oruç tutmanın bir sakıncası olmadığı konusunda da ilahiyatçılar açıklamalarda bulundular. Açıklamalar da ise, ”Salgın nedeniyle oruç tutmakta hiçbir beis görülmediği ile beraber fiziki olarak, vücudun savunma mekanizmaları oruç sayesinde daha da güçleniyor. Peygamber efendimiz de ‘Her hastalığın temeli midedir, şifası perhiz, perhizi de oruçtur’ diyor. ‘Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz’ hadis-i şerifiyle de bizlere bu güzel ibadetin hem dünya da hem de ahirette büyük kazançlar sağladığı ve sıhhat için ne kadar önemli olduğu bildirilmiştir. İnsanlar yediğine içtiğine dikkat edip orucunu gayet rahat tutabilirler. Teravih ise şart değildir. Nafile namazıdır. Vakit namazları ve cumayı da evde kılıyoruz. Dikkat edilmesi gereken budur” dediler.

Uzman doktorlarımız ise Ramazan için yaptıkları açıklamalarda fazla yiyecekten kaçınmamızı ve bağışıklık sistemimizi yüksek tutmamızın elimizde olduğunu şu şekilde açıkladılar,” Beslenme yetersizliği yapmadan, kalori kısıtlaması yapmayı becerebilirsek, oruç hücreleri yeniler. Ancak bizler, maalesef geleneklerimizden dolayı yanlış iftar ve sahur sofrası kuruyoruz. Akşama kadar aç kalıp sonra kuş sütü eksik olmayan sofralara oturuyoruz. Pide, börek, makarna, pilav, ana yemek derken sofradan 2 günlük doymuş şekilde kalkıyoruz. Akabinde sahura kadar gelsin tatlılar, gitsin çerezler. Bağışıklığı çökerten yanlış beslenme şeklimiz. Hele ki böyle bir salgın döneminde sofralarda sadeleşmeye gitmek şart. Mesela sebze ağırlıklı bir çorba, bir çeşit ana yemek, salata, yoğurt, belki bir parça pide iftar için yeterli. İllaki iftariyelik derseniz pastırma, sucuk gibi çeşitlerden tadımlık küçük parçalar halinde, yanına biraz domates, salatalık, 2-3 zeytin koyarak bir tabak yapabilirsiniz. Yatana kadar da bir şey yenmeyecek. 23.00 gibi çok mu acıktınız? Belki bir kâse yoğurt ya da bir adet meyve. Sahurda ise yumurta, peynir, bol yeşillik ve bir dilim pide kâfi. Siyah çaydan ise vazgeçmek lazım. Çay susuzluğu arttırır. Limonlu yeşil çay, ıhlamur tercih edilebilir” diyorlar.
Hem sağlık açsından hem ekonomik anlamda zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde Ramazan ayının ilk günlerinde huzurlu, sakin, bol dualı günlere. Mübarek ay Ramazan hepimize kutlu olsun.