Tüm dünya aylardır koronavirüs salgınıyla savaşıyor. 2020’ye girmeden evvel sinsi bir şekilde ortaya çıkan salgın son günlerde etkisini yitirdi derken yavaş yavaş yine sinsice kimselere hissettirmeden ikinci bir patlamaya doğru gittiğini görüyoruz.
Bir anda değişen hayatlarımıza adapte olalım derken kendimizi bir türlü bitmek bilmez bir döngünün içinde bulduk. Son günlerde artan vakaları ikinci veya üçüncü derece yakınlarımıza bulaşmasından anlıyoruz. Bu gelen ikinci dalganın ayak sesleri ancak insanlarımızın içinde bulunduğu rehavetten nasıl uyandırırız orası muaallak. Maske mesafe gibi gereklilikleri motor bir beceri haline getiren vatandaşlarımızın yanında salgın süreci bitti atlattık düşüncesiyle tokalaşan hatta sarmaş dolaş olan insanlarımız söz konusu.
Başımıza gelmeden anlayamayacağımız iyice kesinleşti bundan da hem fikiriz artık. Ancak bilinçlenmek bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum. Bazen bir yere giderken veya kalabalık bir ortamda bulunmam gerekince kendimden önce sevdiklerimi düşünüyor, bu hastalığı kaparsam olası bir trajediye neden olmaktan korkarım. Sadece ben değil sevdiklerini düşünen, onların iyiliği için yaşayan herkes bunu düşünmeli diye düşünüyorum.
Ne yaşarsak yaşayalım olumlu düşünmekten yana biri olarak, her zaman olumlu düşünmeyi ancak bazı durumlarda tedbiri de elden bırakmamamız gerektiğinin elzem olduğunu düşünüyorum. Felaket tellalığı yapmaktan hiç hoşlanmıyorum ama ensemizde sinsi sinsi ilerleyen bir salgın var ve vakalar artış göstermiş durumda. Her zamankinden daha dikkatli olmalı ve kendimizi bu salgına karşı korumalıyız. Ve unutmamalıyız ki kendimizi korumak demek sevdiklerimizi korumak demektir.