Daha önce sizlere motosiklete olan aşkımdan söz etmiştim. Motor sürmenin bir tutku olduğunu da anlatmaya çalıştım. Beni en iyi motor sürücüleri anlar biliyorum ama bu defa motor sevdamı birleştirdiğim yeni bir tutkumdan söz edeceğim. Vakit buldukça motorumla gezilere çıkıyorum. Ve bu gezilerde bir çok olaya, yere ve tarihi yerlere şahit oluyorum. Kimileri gördüklerinin kıymetini bilir ayrı bir ilgi gösterir. Kimileri de çok sıradan karşılar ve bakıp geçer. Bakmak ve görmek meselesi sanırım bunu anlatıyor. Gördüklerinize bakın, inceleyin çok fazla keyif alacağımıza eminim.
Gelelim motor sonrasındaki ikinci tutkuma. İkinci tutkum tarihi yerler, eserler. Motor turlarımda özelikle Aydın’ın unutulmaya yüz tutmuş yerlerine, köylerine, mahallelerine gitmeye çalışıyorum. Oralarda inanılmaz derece heyecanlandırıcı eserler ve yerlerle karşı karşıya kalıyorum. Ve orayı ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalışıyorum. Daha sonra muhtarlarla görüşüp oranın tarihi hakkında ilgiler edinmeye çalışıyorum. Köylü vatandaşlarla ayrıca görüşüp o yerlerde yaşanan hikâyeleri, isimlerinin nereden geldiğini soruyorum. Motor tutkumla beraber yaşadığım şehri tanıyorum. Ve elimden geldiğince tanıtmaya çalışıyorum. Böyle kıyıda köşede kalmış yerlerin gün yüzüne çıkıp gereken değerin verilmesi için gezilerime devam edeceğim.
Motor tutkusu bir de tarih tutkusuyla birleşince Aydın bence çok daha güzel bir yer oluyor. Pandemi sonrasında vatandaşlar kendini doğaya atınca keşfedilmeyen yerler keşfedilmeye başladı. Ama dikkat etmemiz gereken noktalar da yok değil. Örneğin gittiğiniz yerlerde tarihi eserlere yazı yazmayın ya da çöplerinizi oralarda bırakmayın. Ateş yaktıysanız lütfen söndüğünden emin olmadan oradan ayrılmayın. Tarihimizin kıymetini bilip tanıtımını yapalım ama zarar vermeyelim.