İnsanoğlu hayata gözlerini açtığı ilk anlarda hayata ağlayarak merhaba dedi. Ağlamak bebekliğimizde kendimizi dünyaya ifade etmenin ve dünyada var etmenin ilk yollarından biri oldu. Bazen istediğimiz bir şey olmadığında, bazen acıktığımızda annemizin memesinden uzak kaldığımızda ağladık. Sonra bir şeyleri başaramadığımızda, birilerinden ayrı düştüğümüzde birini bu hayattan uğurladığımız da ağladık.
Peki neden gözümüzden su geliyor? Ağlamanın insan davranışlarının en özgün ve karmaşık olanlarından biri olduğu ortaya çıkmış ve biz aslında üç çeşit gözyaşı döküyormuşuz.
Bazal Gözyaşı
Gözümüzde her zaman var olan ve gözleri koruyan, besleyen ve kayganlaştıran gözyaşıdır. Bu gözyaşı diğer tip göz yaşından kimyasal olarak farklıdır .
Bazal gözyaşının özellikleri:
Sürekli üretilir
Kir ve kalıntıları uzak tutar
Refleks Gözyaşları
İkinci gözyaşı türü, gözleri rüzgar, duman veya soğandaki gibi tahriş edicilerden korumak için büyük miktarlarda oluşan refleks gözyaşlarıdır.
Refleks gözyaşlarının özellikleri:
Zararlı maddeleri yıkayarak atar
Büyük miktarda oluşur
Sulu katman mikroorganizmaları durduran antikorlar içerir
Duygusal Gözyaşları
Duygusal göz yaşlarının tam olarak neden ortaya çıktığı henüz bilinememek ile beraber bu konuda bazı teoriler bulunmaktadır. Vassar College tarafından yapılan bir çalışmadaki teoriye göre, duygusal gözyaşları savunmasız kaldığımızda başkalarından yanıt almamızı sağlayan bir sinyal sistemi vazifesi görüyor.
Bazıları da gözyaşlarının tutkuyu ifade etmenin bir yolu olduğuna inanmaktadır. Ayrıca, ağlamanın stresi hafiflettiği şeklinde bir düşünce de bulunmaktadır –kadınların yüzde 85’i ve erkeklerin yüzde 73’ü ağladıktan sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmiştir. Son olarak, gözyaşlarının, karmaşık bir toplum hayatı içinde, yakın ilişkiler için gerekli olan empatiyi ortaya çıkartarak güçlü toplumlar oluşturulmasına yardımcı olması ihtimali vardır.