Belki de kendinizi mutlu eden şeyleri bilmiyorsunuzdur. Sahi mutlu olmak demişken mutluluk kelimesinin bizim için ne ifade ettiğini biliyor muyuz? Mutlu olmak içerisinde bulunduğumuz anlarda kendimize atfettiğimiz bazı değerlerin yerine oturmasıyla mümkün olabiliyor benim için.
Sözünü etmişken mutlu olduğumuzu hissettiğimiz anlarda neler yaşadığımızın farkında mıyız? Peki isteklerimiz bizleri hangi yöne itiyor? İsteklerimizin ittiği yön ile bizim gitmek istediğimiz yönün farklılık göstermesi ve bu itiş kakış ile cebelleşmemiz bizi mutsuzluğa mı itiyor? Sahi mutsuzluk demişken mutsuzluk kelimesinin bizim için ne ifade ettiğini biliyor muyuz?
Mutsuzluk yinelenen döngümüzde yerine oturmayan bazı şeylerin sürekli olarak önümüze çıkması sonucu cereyan eden bir histen ibaret benim için. Hislerimiz bizim için ne ifade ediyor? Hisler insanların duyumsadıkları olaylara göre kendilerine yükledikleri anlamların ruhani ve fiziksel yansımalarıdır. Bazen yansıyan şey o kadar gözümüzü alır ki işte bu durumlarda yeni nesil ortaya çıkar ve nasıl hissettiğini bilemez. Çevremdeki insanlara nasıl hissettiklerini sorduğumda bugünlerde nasıl hissettiklerini bilmediklerini söyleyip duruyorlar. Galiba mutluyum, sanırım mutsuzum, nasıl mı hissediyorum? Acaba üzgün müyüm? Daha kendimi bile bilmiyorum ki nasıl hissettiğimi nasıl bileyim? Bugünlerde duyduğum cümlelerden bazıları.
Her şeyden önce acaba ne istediğimizi biliyor muyuz? Ya da şöyle sorayım bir şey istemek ne demek? İstemek çevremizdeki uyaranlara yüklediğimiz anlamların bizim çehremizde bir hat oluşturmasıdır, yani ilgi çekmesidir. İlgiler ise, yanılgılar içerisindeki seyreltilerin insan bedenine yamanmasının gün yüzüne çıkması sonucu bütünleşme tarafında aldırışa uğramasıdır. Bir şeylere tenezzül etmek var olan ile olmayan arasındaki karmaşaya aldırış etmekten başka bir şey değildir.

Üzgün olmak bağdaşamadığınız noktaların sizde uyandırdığı etkiyi kaldıramadığınızda meydana gelir. Daha kendini bile tanımadığını söyleyen insanlara ise bir çift lafım var. Buna nasıl dayanıyorsunuz? Kendinizi tanımaya kalkışmadan yaşadığınız her saniyeyi yaşanılmış sayıyor musunuz?
Lafı çok fazla dolandırmadan son cümlelerimi kurayım. Neden mutlu veya mutsuz oluruz demiştik. Çünkü bizler bu hayatı deneyimlemek için doğduk ve bu yaşamın içerisindeki her noktacığın tadı aldığımız her nefeste bizimle birlikte bir olana atfediliyor. Var olmak üzülmeyi de gerektiriyor sevinmeyi de lakin kibir denen bir şey var ki insanı kendini tanımaya yeltenmekten bile alıkoyuyor ve insanlara utanmadan daha kendimin kim olduğunu bilmiyorum diyebilme cüretini gösteriyor.
Değerli okurlarım, yaşamımızı var eden noktalara odaklanarak varoluşumuzun her anının tadını çıkaralım. Günü gelince üzülelim, günü gelince sevinelim. Kendimizi reddetmeden önce ise kendimizi bilelim.