Sabah erken saatlerde uyanırdık. Çünkü bayram sabahları erken kalkmayı öğretmişlerdi bizlere. Evin erkekleri bayram namazından gelinceye kadar kahvaltı sofrası hazırlanır. Bayramlık diye alınan kıyafetler giyilir. Bayram namazından dönünce tüm aile bayramlaşır. Sonra başlasın bayram ziyaretleri, sohbetler kahkahalar.
Düğün telaşı da bir başkadır hem hüzün hem de sevinç tüm duygular bir arada yaşanır. Telaşı aylar önce başlamıştır bile. Düğün günü yemekler yapılır kazanlar kaynar. Gelin, baba evine gelir beline dualarla kırmızı kurdele bağlanır. Gözyaşları sel olur akar. Sonra davullar zurnalar siler geçer o gözyaşlarını. Hüzün yerini sevince, eğlenceye bırakır. Tüm eş dost akraba zeybekler oynanır. Bir çiftin en güzel günü, anne babanın ise evlatlarının mürüvvetini gördüğü en anlamlı gün olarak kalır akıllarda.
Evde temizlikler yapılır mutfaktan mis gibi börek, kek kokuları evi sarar. Misafire hazırlık başkadır Türk toplumunda. Aniden gelen eş dost akraba ziyaretlerinde ‘Allah ne verdiyse’ denilir hep beraber sofralarda buluşulur. Ama bilinir ki misafir baş tacıdır. Misafir sohbet etmektir, paylaşmaktır, hasret gidermektir, arkadaşlıktır. Bir sofrada, bir kapta aynı ekmeği paylaşmaktır. ‘Yine gelin her zaman bekleriz’ memnuniyetiyle uğurlarız evimize gelen eş ve dostlarımızı.
Lise yıllarında hafta sonu arkadaşlarla ders çalışılır. Bazen kütüphanede, bazen arkadaşımızın evinde. Anneler kekler yapar ders molası çay ile başlar muhabbet. Ders sonrası belki bir sinemaya gideriz hadi film seçelim. Belki alış veriş yaparız ya da oyun oynarız. Hafta sonu okul da vakit geçirdiğimiz her anında beraber paylaştığımız teneffüsler, dersler yetmez hafta sonları da beraber vakit geçiririz. Ailemizden çok değerli öğretmen ve arkadaşlarımızı görürüz.
İşlerimize erken uyanıp koşuşturup servislere yetişme telaşı. Sabah eznında kepenk açan esnaf. Çarşıda esnaf komşularla yapılan kahvaltılar, zeytin, peynir domates ve çarşı fırınından alınmış simit çay. ‘Borç var ödenir dert olmasın neşemiz yerinde olsun’ dendiğini duyuyor gibiyim.
Yeni yıl,1 hafta önce başlar eski yıla elveda. Hediyeler alınır, okulda hediye çekilişi için kuralar çekilir. Evde yılbaşı gecesi yemekler hazırlanır. Aile bir arada. Tombala olmazsa olmaz. Yeni bir yıla yine sevdiklerimizle girmenin şükrü olur içimizde. Kestanelerimiz meyvelerimiz sohbetlerimize karışır.
Daha sayabileceğim birçok değerli an. Şimdi diyorsunuz bunları neden yazdın?Meğerse bunların hepsi birer kutlamaymış. Biz hayatımızın en güzel en anlamlı günlerini kutluyormuşuz. Koronadan önceki hayatımızı hepimiz çok özledik. Sağlık her şeyin başıymış. Ne olup bittiğini ve bu işin sonunun nereye varacağını kaygıyla izlediğimiz bugünlerde medya ve siyaset dünyasında sıkça duyduğumuz cümlelerden biri de 'koronadan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözü oldu. Gazetecilerden siyasetçilere, yazarlardan sokaktaki vatandaşa kadar hemen herkes 'korona sonrası neler olabilir', 'neler olmalıdır' sorularına cevaben senaryolar üretiyor. İyimser senaryolarda var, bir müsibet bin nasihattan iyidir. Sağlık sistemi başta olmak üzere ihmal edilen her şeyi topluma hatırlattı. Karamsar hikayeler ise, dünya bir kousa dönüşecek.
Evet korona gözle görünmese de içinde yaşadığımız ekonomik, siyasi zayıflıkları ve yetersizlikleri, çelişkileri adeta gözümüze soktu. Ama hem bugün hem de yarınlarda insanca yaşayabileceğimiz bir hayat istiyorsak gerisini bizim getirmemiz gerecek.