Aydın’da iftar masasında kurulması planlanan “güç birliği” için nihayet cuma akşamı toplanıldı.
Hedef’in manşetinde ayrıntıları okuyacaksınız. Sadece tarafsız ve sosyolojik perspektiften değerlendirmek isterim. Sonraki toplantı için zerre katkısı olursa kıvanç duyarım.
Günler önceden kimin davet edildiği, kimin katılıp katılmayacağı konusu konuşuldu.
Katılmayanlar üzerinden polemik / söz dalaşı da yapıldı. Mazeret bildirenler ya da mazeretin ardına saklananlar da oldu. Olabilir…
Bir sonraki toplantının nisan ayında yapılması kararı alınmış ya; işte onun için çağrı yapanlarla bizzat konuştuktan sonra güncel ve bireysel değerlendirme yapmayı daha âdil bulurum.
Ben sadece akademik bilgim, kitlesel iletişim kurallarına ne ölçüde yaklaşıldığı üzerinden kısa bir değerlendirme yapmayı uygun buluyorum.
Bir toplumsal mutabakat yapıyorsanız, ortak diliniz saygı, sevgi üzerine kurulmalıdır. Sonra mutabakatın kural ve yöntemleri mantıksal çerçeveye oturtulabilir. Siyaset, yapısı gereği rekabetçi ve üstünlük kurma çabası ister siyasetçiden…
Toplantıya davet edilenler arasında yerel dinamiklerden çok siyaset yapanlara odaklanırsanız; mutabakata eksik başlamış olursunuz. Sonra da telafisi güç hale gelir. Kırgınlıklar, düşünülmeden söylenilmiş sözler, kurulabilecek yararlı birliktelikler için sorun olarak önünüze çıkabilir. Oysa şimdi göz ardı edilen kişiler, belki de kurulacak güç birliğinin temel taşını oluşturacaktır.
FİKİRLERDEN ÖNCE İNSAN
Anadolu topraklarında yetişmiş dünya çapında filozofumuz Prof. Dr. İonna Kaçaradi, “bütün fikirlere saygı mı? Hayır efendim” diyor; “Fikirler saygı konusu değildir. İnsanlar saygı konusudur. Fikirler değerlendirme konusudur. Fikirle bilgiyi; bilgiyle inancı karıştırıyoruz.”
Nasıl net özetliyor değil mi?
İnsanı merkeze koymadığınız zaman toplumsal mutabakat kuramazsınız. İnsana saygı ve sevgi yöneltmediğiniz zaman hiçbir toplumsal güç elde edemezsiniz.
Fikirleri ne olursa olsun, insana saygı gösterebiliyorsak her türlü güç elde etmek mümkün. Hangi gerekçeyle olursa olsun sevgi besleyip bunu gösterebiliyorsak her türlü fikrin değerlendirildiği güçlü bir toplumsal mutabakat kurabiliriz.
Sevgiyi sadece bildiğimiz yollardan gelsin isteriz. Oysa sevgi bizim bilmediğimiz yollardan da gelebilir. Tek kuralı insanın samimiyetle sevgiye yüreğini açmasıdır. Sevgiyle muhatap olmayan bireysel ilişkiler ve toplumsal kurumlar her zaman çözülmeye meyyaldir.
Aile ortak değerleri olan en küçük topluluktur. Şimdi Aydın’da kurulacak güç birliği bir nevi sosyal bir aile ortamı oluşturacak. Temeli doğru atılmayan bir oluşumu kursanız bile kurumsal kimlik kazanamayacaktır.
Güç birliğinin temel felsefesi bir Aydın lobisi kurmak olduğuna göre; tartışmayla başlayan bir oluşumla nereye kadar gidebilirsiniz?
Üzerinde değerlendirme olanağı sunan fikirlerimi paylaştım. Herkesin ayrı düşündüğü bir ortamda güç birliği romantik bir talep olmaktan öteye geçmez.
Son olarak birkaç öneri; daha güçlü paydaşları da dahil ediniz. Değişik çevrelerin bilgisi ve akademik birikimleri de görün. Aydınlanma felsefesinin temsilcileri Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacg Rousseau… Bildiniz, işte onlar toplumsal sözleşme kuramının öncüleridir.
Bir göz atılsa iyi, gözümüz yorulur belki. Ancak gönlümüz ferah olur, güvenin bana.
Güç birliği için sevgi ve saygı yeter!