Uzun bir süredir koronavirüs nedeniyle tüm dünyada insanlar hayatını evinde geçirmeye, yeni yaşamına adapte olmaya çalıştı. Bu süreçte içerde olduğu gibi dışarda da yani sosyal hayatta da zaman durdu. Son açıklamalarla beraber iyiden iyiye hayatımıza giren yeni kavramlarla normalleşmeye başladık. Bu yeni normalleşme süreciyle birlikte açıklamalar da peş peşe geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamalarıyla normalleşiyoruz sanırım dedik hep birlikte.
1 Temmuz sonrasında sinema ve tiyatro salonları hizmete tekrar dönecek. Herşey bitti döndük ancak geri dönüşümüz bizi eski rutinimize de döndürecek mi orası muallak. Bunları şimdilik bir kenara bırakalım. Sinema bir ülkenin en kıymetli hazinelerinden biridir. Dolayısıyla hem sinema hem de sinema izleyicileri desteklenmeli ve sinema salonları tekellikten kurtarılmalıdır. Yaklaşık iki sene önce Aydın'da bir öğrenci halk gününde 8 liraya bir filme gidebiliyorken, hayat durmadan evvel yani 2020 yılında sadece bilete 22 lira verdi. Aydın'da başka bir sinema alternatifi olmaması bizi zorunlu olarak elimizde bulunana yönlendiriyor. Ne yazık ki itiraz edebilecek bir mercii de yok. Özellikle gençlerin yani öğrencilerin her hafta mutlaka bir filme gitmesi gerektiği, bunun sinema sektörünün ve sanatın ilerleyen yıllarda gelişebilmesi için çok önemli bir faktör olduğu bilinen bir gerçek. Gelin görün ki bir öğrencinin aldığı burs yurda verdiği aylık ücret ve hayat pahalılığı bırakın sinemaya gitmeyi ay sonunu bile zor getirtiyor. Yani bir öğrencinin sinemaya gitmesi artık lüks bir aktivite oldu.
Neden nasıl hangi ara bu hale geldik diye sorarken araya salgının girmesiyle hayatımız durdu evet. Geri döneceğiz ve döndüğümüzde pahalı olan biletlerin fiyatlarının iki katına çıktığı bir sürpriz ile karşılaşacak mıyız orası da muallak. Umarım böyle bir sürprizle karşılaşmaz, sanatın ve gençliğin umursandığını görürüz.