1951 yılı 22 Nisan’ı 23 Nisan’a bağlayan gece.
Yani bundan 68 yıl önce…
Mehmetçik Kore’de bir destan yazar…
Mehmetçiğin yazdığı bu destan, yeryüzündeki hiçbir devletin ordusunun bugün bile yazamadığı bir destandır.
Demokrat Parti iktidarının başbakanı Adnan Menderes ve Cumhurreisi Celal Bayar, salt ABD’ye yalakalık yapmak için TBMM’den izin bile almadan, sadece Bakanlar Kurulu kararıyla bu vatanın evlatları Mehmetçikleri Kore cehennemine gönderir.
Mehmetçik neden bir ay süren bir deniz yolcuğu yaparak Kore’ye savaşmaya gider?
Koreli, Mehmetçiğe ne yaptı ki?
Onu her zaman olduğu gibi ABD emperyalizmi bilir
KOMÜNİZM TEHLİKESİ (!)

Amerikan ordusundaki Zenci Alayı ile Filipin taburunun gece mevzilerinden kaçmasından sonra savaşın tüm ağırlığı Türk Tugayı’nın üzerine kalır.
Çin ordusu olanca gücüyle saldırırken, İ Gözetleyici Topçu Üsteğmen Mehmet Günenç, sayısal açıdan Türk birliğinden kıyaslanamayacak kadar fazla olan Çin ordusu ile baş etmenin tek yolunun, kendilerinin de yok olmaları pahasına yoğun topçu ateşi yapılması gerektiğini düşünürken, Bölük Komutanı Yüzbaşı Hamit Yüksel’den aynı düşünceleri içeren emri alınca, karargaha bildirir. Türk karargahı Üsteğmen Mehmet Güneç’in yaşamsal önemi çok büyük olan bu kararını yerine getirir.
Bandırmalı yiğit Topçu Üsteğmen Mehmet Günenç, dünya harp tarihinde benzeri görülmemiş bir destan yazarak şehit olmuş, bölük komutanları Yüzbaşı Hamit Yüksel, bir çok subay, astsubay ve er de esir düşmüştür.

Kore Savaşlarında General Tahsin Yazıcı, Albay Celal Dora’nın ve Topçu üsteğmen Mehmet Günenç’in ön plana çıkmış olmaları içinde bulundukları durumu değerlendirirken riske girmeden önce hızlı düşünüp çabuk karar vermek ve uygulamak olmuştur.
Bir an için kendinizi 9.Bölük Komutanı Yüzbaşı Hamit Yüksel ve onun Topçu İleri Gözetleyici Üsteğmeni Mehmet Günenç’in yerine koyun. Topçu İleri Gözetleyicisiniz. Yanınızda olduğunuzu sandığınız Amerikan ordusunun Zenci Alayı ile Filipin taburu gece sessizce kaçmış. Savaşın bütün ağırlığı üstünüze çökmüş, arkanızda Türk Tugayı var ve elinizdeki mevcut askerlerinizle dalga dalga gelen Çinlileri durdurma şansınız yüzde bir bile değil.
Bu durumda alınması gereken çok önemli bir karar var:
Ya savaşabildiğiniz kadar savaşacaksınız, bunun sonunda ya şehit olacaksınız ya da esir düşeceksiniz.
Bu sonuçlardan hangisi olursa olsun pıtırak gibi yerden biten Çin askerleri sizi aşarak Tugayınıza saldıracaklardır.
Tugayınızda da Çin ordusu ile birebir savaşacak sayısal güce sahip değilsiniz.
İşte Topçu Üsteğmen Mehmet Günenç, Mustafa Kemal’in askeri olduğunu burada ortaya koyuyor ve dünya tarihinde hiç görülmemiş bir destan yazıyor. Ve bu destan Harp okullarımızda ders olarak işleniyor.

General Tahsin Yazıcı’nın komutasındaki Türk Tugayı, 8.Amerikan Ordusu’nun açık kanadını korumak amacıyla harekata sokulur. Akıllara durgunluk veren bir savaş başlar.
Kızıl Çinliler bu savaşta aynı anda ayrı ayrı iki kez şaşkınlık yaşarlar…
İlk Türk askeri hücuma başladığında Allah, Allah, Allah sesleriyle saldırır…
İkincisi süngü hücumu…
Çinli asker kendisine doğru gelen Türk askerinin tüfeğiyle yaptığı hareketleri anlamaya çalışırken bunun ‘SÜNGÜ HARBİ’ olduğunu öğrenemeden can verir.
Bu süngü savaşından sonra, tüm cephede durmayacağı sanılan Çinli ilerleyişi durmak zorunda kalır.
Türk Tugayı’nın 600 şehit ve bin civarında kayıp verdiği bu savaşta kazanılan zafer, tarihimize ‘Kunuri Muharebeleri” olarak geçer.
Türk Tugayı’nın 9. Bölük Komutanı Yüzbaşı Hamit Yüksel, Üsteğmen Mehmet Günenç ve Mehmetçiğin yazdıkları destanın bugün 68. yıl dönümü…
Kore Gazileri giderek azalıyor; ama onların yarattıkları kahramanlık öyküleri ve Kore Savaşları’nın anlamı unutulmamalı.
Benim için anlamlı yanı, Kore Savaşları’ndan yıllar sonra Kıbrıs’ta askerliğimi yapıp 1969 yılında Türkiye’ye döndüğümde geri kalan 4 aylık süreyi Söke’deki 3. Piyade Alayı’nda yaparken, Kore Türk Tugayı’nın 9. Bölük Komutanı Yüzbaşı Hamit Yüksel’in Albay rütbesiyle komutanım olmasıydı.
İkinci anlamı ise Ulusal Kurtuluş Savaşında Afyonkarahisar’da 6.topçu batarya komutanı olarak savaşan dedem Tümgeneral Vehbi Kocagüney’in savaştan sonra Ankara Polatlı’da kurduğu Topçu Okulu’nun kapısında bu destanın yazılı oluşu ve ders olarak okutuluşudur.
Ben elimden geldiğince Kore Savaşları’nı yazarak, Kore topraklarında yatan şehitlerimize ve yurtlarına dönen gazilerimize olan görevimi yerine getirmeye çalışıyorum.