“Ne kadar çok bilgi o kadar düşük ego, ne kadar az bilgi o kadar yüksek ego.”
Albert Einstein bu sözüyle bilinçli olmanın ne denli önemli olduğunu vurguluyor.
Bilinçli olmak için de bilgili olmamız gerekiyor.
Bilgi salt eğitim yoluyla sahip olunan bir güç olmadığından, okuyarak, dinleyerek, yaşayarak, örnek alarak, araştırarak ve elde ettiklerimizi sorgulayarak bu güce sahip olabiliriz; ancak tüm bunları yapabilmemiz için önce merak etmemiz gerekiyor; çünkü öğrenmenin ilk adımı merak etmektir.
Bilinçsizlik, egoyu besler, ego hırsı yaratır.
Beklentileri tatmin olmayan ego, hırsı bir tür saatli bombaya dönüştürür, şişer ve patlamış bir yanardağ gibi yaşamın, insanlığın üzerine zulüm ve ölüm olarak yağar…
İspanya’nın faşist diktatörü Franco’yu, İtalya’nın Duchesi Mussolini’yi, Almanya’nın Hitleri’ini, Çin’in Mao’sunu, Rusya’nın, Lenin’ini, Stalini’ni, Fransa’nın De Gaulle’ünü, Mustafa Kemal Atatürk ile aynı fotoğraf karesinin içine koyduğumuzda, hangi ülkelerde yüzlerce, binlerce insanın işkencelerde, savaşlarda öldüğünü görebiliriz.
İspanya’da 36 yıl hüküm süren faşist diktatör Franco, İtalya ‘da önce sosyalizm yanlısı olan Mussolini’nin daha sonra nasyonel sosyalizmin kölesi olduğunu, Almanya da insanları etnik kökenlerine göre ayırıp gaz odalarında öldürtüp, fırınlarda yakan Hitler’in salt egolarının beslediği hırslarını tatmin etmek için kendi insanlarıyla birlikte tüm insanlığa zulmettiklerini, ölüm getirdiklerinin bilincinde olduğumuzda Atatürk’ün değerini daha iyi anlayabiliriz.
Atatürk’ün 57 yıllık yaşamında yaklaşık 3900 adet kitap okuduğunu, 9 kitap yazdığını anımsadığımızda onun neden cumhuriyet sevdalısı olduğunu kavrayabiliriz.
Albert Einstein’in, “ne kadar çok bilgi o kadar düşük ego, ne kadar az bilgi o kadar yüksek ego” sözünün ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Ülkemizin geleceğini şekillendirme sorumluluğu alanların kim olduklarını anlamamız için onların kitap okuyup okumadıklarını, en son hangi kitabı okuduklarını onlara sorsak nasıl olur?
Örneğin; yaşadığımız mahallemizin muhtarlığına aday olanlardan başlayabiliriz.
Sonra belediye başkanlığına aday olanlara soralım.
A- Kitap okur musunuz?
‘’evet’’ yanıtı alırsak 2. soruyu soralım.
B- En son okuduğunuz kitabın adı ve konusu.
Tahmin edebiliyorum, kimileriniz içinizden bana , “kitabı bırak, gazete okuyorlar mı? Onu soralım” diyor olabilirsiniz.
Evet, aslında kitaptan önce gazete okuyor musunuz diye sormamız iyi bir başlangıç olabilir.
Muhtardan başlayıp, yukarı doğru çıkarak alacağımız yanıtları yorumladığımızda, kim bilir belki TMBB’ye girmemize bile gerek kalmayabilir.
İşte alacağımız o yanıtlar bugünlere nasıl geldiğimizin yol haritası olarak gözlerimizin önüne serilecektir…
AGC olarak (Aydın Gazeteciler Cemiyeti) Vali Yavuz Selim Köşger’i ziyarete gitmiştik, sohbetimiz sırasında kitap okumaya zaman ayırabildiğini söylemişlerdi. Yanıtlamış olsalar bile ben; hangi konuda kitap okuduklarını duyamamıştım.
Vali Yavuz Selim Köşger’in jeotermal santralleri nasıl olmalıdır konulu bilimsel içerikli kitap okuyup okumadıklarını merak ediyorum.
Elbette ki sadece valimizin değil, yardımcılarının, resmi daire müdürlerinin, Aydın Ticaret Odası, Sanayi Odası, esnaf dernekleri birliği başkanlarının, Büyükşehir, Efeler, ilçe belediye başkanlarının, CHP, AKP milletvekillerinin, Aydın müftüsünün de okuyup okumadıklarını merak ediyorum.
Aydın Barosu, Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şubesi başkanlarını merak etmiyorum; çünkü onlar HATİM indirmiş olabilirler.
Sosyal medyadaki paylaşımlara göre eğer gerçekten doğruysa 9 şirket 30 gemi sahibi olduğu ileri sürülen Binali Yıldırım hangi konularda ne tür kitaplar okudu ki bu servetin sahibi oldu?
Ben sıralamaya kalkarsam, köşemde bana ayrılan yer dolar taşar, bir de üstüne üstlük, günler, aylar hatta bir zamanlar radyo programı olan ‘’ARKASI YARIN’’ a dönüşerek yıllar sürebilir, en iyisi siz bildiklerinizi anımsayın.
Belki biraz zihinsel bedensel olarak ‘’Ajda’’laşacaksınız; ama unutmuş olabileceğiniz bazı şeyleri de anımsayabileceksiniz.