Çocuklar büyüdükçe, hareketlendikçe oyunları çoğalır ve oyun alanları genişler. Anne ve babalar ise çocukların nasıl ki yeme, içme, hastalık ve sağlıklarıyla ilgili temel ihtiyaçlarıyla ilgileniyorlarsa, oynadıkları ve kendilerini geliştirecekleri oyunları da takip etmeleri gerekli bir ihtiyaçtır.

Çocukların oyunları aslında bakıldığında kendilerini ifade ediş, tanıma ve hayal güçlerini geliştirmek için ise önemli bir faktördür. Maalesef zaman zaman haberlerde duyduğumuz oyun sonuçlarında çocukların özellikle internet ortamında tehlikeli oyunları oynamaları sonucu kötü sonuçlar doğabiliyor. Atladığımız bir yer var. Çocukların hayal güçleri o kadar büyük ki onlar oyunların içinde kendilerini bulabiliyorlar. Oyun çocuğun dilidir, henüz konuşamayan bir çocuğun ihtiyaçlarını oyun aracılığı ile ifade ettiği uzmanlar tarafından da söylenmektedir. Peki çocuklarımızda oyunların etkisi nasıldır? Sizler için araştırıp bu köşe yazımızda yer vermek istedik.

Çocuklarımız oyun sırasında pek çok şey öğrenir; Oyun, çocuğun kişilik ve yeteneklerini geliştirmesine fırsat verir, aynı zamanda birçok anne-baba tarafından çocuğun kendisini oyaladığı eğlenceli saat olarak görülmektedir. Burada önemli olan nokta, çocuğun kendisini oyalama becerisini geliştirirken hem eğlenmesi hem de kendisini geliştirmesidir.
Çocukların gelişiminde oyuncakların etkisi; çocuğu hayata hazırlayan oyunun en temel parçası olan oyuncak seçimi de çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimi ve çocuk eğitimi açısından önem taşımaktadır.

Çocuğun belli yetileri kazanması oyun, dolayısıyla oyuncak sayesindedir. Oyuncak, çocuğun kaslarını, motor becerilerini geliştirmeli, hayal gücünü genişletmeli, çözüm odaklı yaklaşmasına yardımcı olmalıdır. Oyuncak seçiminde çocuğun yaşı en belirleyici kriterdir. Yaş ilerledikçe çocuğun oyuncak yerine koyabileceği araçlar da artmaktadır. Yeni doğan bir bebeğin ilk oyuncağı kendi bedeni ve çevresinde en çok görmeye alıştığı annesidir. Çocuk, belli hareketleri tekrar ederek ve çevredeki nesneleri elleyerek nesnelerin işlevlerini öğrenmeye çalışır.

İki yaşından sonrasında yoğun olarak taklit gözlemlenir. Yaşamsal olayları taklit sonucu deneyimleyen çocuk sosyal bir birey haline gelir. Aynı zamanda yaş kriteri çocuğun ne oynayacağının dışında nasıl ve kimle oynayacağını da belirler.


Çocuklara oyuncak almak bazen anne ve babaların başarısını takdir etmek gerekse de bazen de anne ve babaların çocuklara ‘hayır ’kelimesini söylenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Yine uzmanlar 'Önemli olan çocuğun ne kadar oyuncağa sahip olduğu değil, sahip olduğu oyuncak ile ne kadar doyurucu bir şekilde oynayabildiğidir' görüşünün dile getiriyor.

Evdeki makarnalar, mercimekler, kağıttan yapılan uçaklar, gemiler de çocuğun zevkle oynayabileceği oyuncaklar olabilir. Aileler oyuncak seçimini ne kadar maddiyata dökerlerse çocuğun mülkiyet algısının oturması da o kadar güçleşir. Çocuğun önüne konan birçok oyuncak, dikkat süresini kısaltabileceği gibi ‘doyumsuz’ olmasına da sebebiyet vermektedir. Çocuğa, önündeki oyuncaklardan bir tanesini seçmesi, seçtiği oyuncak ile oynadıktan sonra diğer oyuncağa geçmesine fırsat verilmesi, çocuğun dikkatini bir oyuncakta toplamasına yardım edeceği gibi kurallı oynamasını da teşvik edecektir. Çocuğa özgürce dağıtabileceği, düzenleyebileceği, oyuncakları boyuna uygun yerleştirebileceği rafların bulunduğu bir oyun odası hazırlamak, bu odanın sorumluluğunun kendisine verilerek sorumluluk duygusu kazanması, aynı zamanda odanın düzeninden sorumlu olan çocuğun organizasyon becerisinin gelişmesi sağlanacaktır.

Kaynak: cocukludunya.com