Günlük hayatta duyduğumuz daha çok kadınların kendilerini ifade ettiği bir kelime olarak dursa da feminizmin asıl anlamının eşitlik olduğunu biliyor muydunuz?
* Feminizm; özünde kadın, erkek ve trans bireyler için ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda eşit haklara sahip olmayı savunan bir harekettir. Feminizm asla bir cinsiyeti diğerinin önüne geçirmez, ya da cinsiyetlerin aynı olduğunu da iddia etmez. Elbette kadınlar ve erkekler fiziksel ve duygusal açıdan pek çok farklı özelliğe sahiptir. Ancak bu bir cinsiyetin, diğerinden daha üstün olduğu anlamına gelmez. Feminizm erkek ve kadını sahip olduğu farklılıklarla kabul eder ve bu farklılıkların eşit haklara ve fırsatlara sahip olmanın önüne geçmemesi gerektiğini savunur.
*İslam inancı içinde yer bulan bu ideoloji, önceleri kadının aile içerisindeki önemini vurgularken, son dönemlerde bu konumun yetersiz olduğunu ve kadının toplumda erkek ile tamamen eşit şartlara sahip olması gerektiğini savunuyor. Üstelik bunun dinin ilkeleriyle uyumu olduğunu da ifade ediyor.
*Çeşitli toplumlarda feminizmin yanlış anlaşılıyor olması aslında tesadüf değil. Pek çok kişi feministleri saldırgan, agresif ve erkek düşmanı kadınlar olarak nitelendiriyor. Bunun en önemli sebebi ise iktidarların tarih boyunca feminizme karşı böyle bir savunma geliştirmiş olması. İktidarların feminizmi bu şekilde çarpıtması ve küçük düşürme yolunu seçmesi aslında gücü kaybetmeme çabasıdır. Erkek egemenliği toplumlarda çok uzun zamandır meşrudur ve bu egemenliğin kaybı pek çok iktidarı tedirgin eder. Feminist mücadelenin yanlış tanıtılmasının en önemli sebebi de budur.
*Bununla birlikte feminizm “tuzu kuru” olarak nitelendirilen kentli kadınların mücadelesi değildir. Irk, köken, inanç fark etmeksizin toplumlarda kadınların ortak bir ezilmişliği bulunuyor. TÜİK araştırmalarına göre çalışan ve “eli ekmek tutan” kadınların %44’ü hayatı boyunca en az bir kere kocasından şiddet görmüş. Beyaz yakalı, eğitimli, eğitimsiz, kırsalda yaşayan, kentte yaşayan fark etmeksizin her kadının savunması gereken bir kavramdır feminizm. Oysa aslında tüm kadınlar emekçidir ve ortak ezilmişliğe karşı erkeklerle birlikte mücadele etmelidir.
*Feministler marjinal kadınlar olarak yansıtılmaya çalışılsa da aslında bugün kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğini savunan çok sayıda erkek de var. Bu kişiler hep birlikte mahkemelerde, adalet saraylarında, iş yerlerinde, okullarda ya da fabrikalarda kadınların maruz kaldığı eşitsizliklere ve tacizlere karşı direniyorlar. Feminist mücadele çoğaldıkça, feministlerin marjinal bir grup olduğu inancının da azalarak yok olmasını umuyoruz.
*Feminizm, erkek düşmanlığı değildir. Feminizmin karşı çıktığı nokta, ataerkil düşünce yapısıdır. Ataerkil iktidar kalıpları ve toplumsal yaşam normları kadınların toplumda baskıcı bir rejime maruz kalmalarına neden olur. Güçlü olanın haklı olduğu bir düzen aslında kadınlar kadar erkekler tarafından da eleştirilmelidir. Bu eleştiri öfke anlamına gelmez. Bu eleştiri sadece kadınlar için bir adalet arayışıdır.