CHP İlçe Başkanı Polat Bora Mersin geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile oldukça tepki çekti. Nerede ise tam bir linç girişimi idi, sosyal medyadaki tepkiler. Bunun yanında bazı köşe yazarları da bu konuda kalem oynattılar ve Polat Bora Mersin’in paylaşımı ile ilgi tepki gösterdiler.
Peki ne söylemişti Mersin?
Aydın Eski Belediye Başkanlarından, Eski Bakanlardan ve yine TBMM eski Başkanlarından İsmet Sezgin ile ilgili paylaşımında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı için Mecliste EVET oyu kullandığını ifade etmişti.
Gerçek değil mi?
Gerçek dışı bir ifade mi?
Hayır.
Hakaret var mı?
Hayır.
Sadece tarihi bir gerçeği anımsamış olmak ve bunu sosyal medya hesabında ifade etmekten başka bir durum yoktu. Ama gelin görün ki Aydın yerel medyası ve sağ partiler Polat Bora Mersin’in bu sözlerini hakaret içerikliymiş, Sezgin’in devlet adamlığına laf söyleniyormuş gibi algı oluşturup sonra da Mersin’in istifasını istemeye kadar götürdüler.
Türkiye’nin sorunu da burada işte. Gerçekleri kabullenmemek, ya da gerçekleri hep göz ardı ederek, adeta halının altına süpürmek. Oysa bu gerçekler bizim gerçeklerimiz. Bu gerçekler ile ne kadar doğru bir biçimde yüzleşebilirsek o kadar sağlıklı bir toplum olabilme olanağını yakalarız.
ALLAH VERSİN
Hoca, evinin çatısında kiremit aktarıyormuş. Yorgun argın çalışırken kapısı çalınmış. Hoca yukarıdan seslenmiş.
- Kim o?
Kapıyı tak tak vuran adam:
- Hoca Efendi, bir zahmet aşağı gelir misin? demiş. Nasrettin Hoca, önemli bir durum olabileceğini düşünerek işi bırakmış ve aşağıya inmiş. Telaşla kapıyı açınca perişan kılıklı birisiyle karşılaşmış.
- Bir şey mi var? Ne istiyorsun? diye sormuş. Adam:
- Allah rızası için bir sadaka verin, demiş. Hocanın fena halde canı sıkılmış. Ama, "Oldu olacak bu adamı yukarıya çağırayım." demiş kendi kendine. Bozuntuya vermeden:
- Yukarıya gelir misin, demiş.
Hoca önde, dilenci arkada, merdivenleri tırmanıp damın üstüne çıkmışlar. İkisi de nefes nefese oldukları bir sırada, Hoca dilenciye dönerek:
- Allah versin, demiş.
Dilencinin keyfi kaçmış, bu duruma çok öfkelenmiş tabii.
- Madem sadaka vermeyecektin, beni buraya kadar niçin çıkardın be Hoca? Bu sözü aşağıda söyleyemez miydin, diye söylenmiş.
Hoca, laf altında kalır mı? Taşı hemen gediğine koymuş.
- Sen beni aşağıya neden indirdin? Ben yukarıda iken, sadakanı isteyemez miydin?