İçerlenen topaklanmış tortular ile birliktelik kuran topluluklar kendilerinden bihaber kıldıkları kendilerini özlerinin kölesi yapmışlardır. Toprakla uğraşmak insanın içindeki yalnızlığı bir nebzede olsa alırmış lakin düşününce yurtdışında refah seviyesi yüksek ülkelerde özellikle intihar edenlerin çoğunlukla çiftçiler olması dikkatimi çekmiştir. Belki de bu hayatta verilebilecek en asil kararlardan birisi de intihar edip etmemeye karar vermektir.
İnsanoğlu ana rahminden ayrıldığı ilk andan itibaren bu güvensiz, karmaşa ve kaosun hakim olduğu dünya kovuğuna atılarak bir deneyim sürecine sokuluyor. Rüyalarımız ise evrenlerin yaşanmışlıklarımız ile olan birlikteliğine vurduğu damga ile ruhlarımıza işleniyor. Bizler var olduğumuz kesintiler ile sorgulamalara eşlik ediyor ve girdaplı bulantılar ile midemize yetişmeye çalışıyoruz.
Birbirlerinin arkasından konuşan ve gıybet dürtülerine yenik düşerek kendini zevk kölesi haline getiren bir çok insanı gün içerisinde gözlemliyorum. Gözlemlediklerimle varlığıma bir anlam katıyor ve hiçliğimi bir nebze de olsa sorgu uçkuruna sokabiliyorum. Söyle bana kimsesiz kalmış çorak toprakların içerisine işlemiş döngüdeki kutsallık, neliğinden gayrı neticelenmeye yüz tutmuş bir buhran bahçesi midir benimle selamlaşan.
Tamahkar zihinlere oluk oluk akan bir zindan emaresi parmaklıklarıyla sarıyor özgürlükleri görünmez giysisini girmiş ve değişime yalakalık ederek ilerliyor. Sınanmak ey zalim, kudretlinin, evrenlerin ulu mimarının dairesinde bir nokta olarak sınanmak. Söyle, zalimin başındaki başlık benimle var olanlara kibrin doruklarına ilerlemiş bir bekçi kafilesiyle işim olmaz.
Dikilip kalmış abidelere benzer insan-ı kamil’in tahası. Artık ruhumla baş başa kalayım.