Bir tufan köpürür yalnızlığın hangarlarında ve dimağlara kurşunlar dökülür intiharın beşiklerinde. Bir ruh meyyal olur yaşamın doruklarına beklentiler isteklerle boy ölçüşemez hale gelir. Kimileri korkaklıktır der intihar için bir kaçış yoludur der. Kimileri bir cesarettir der bedeni çürümeye yollamak için. Ensiz boysuz bir yalnızlık sürgünlere gönderilir izdihamların kuluçkalarına ve ölüm damak tadımıza doğru yanaşır.
Yavaş yavaş akarken hayatın izlenceleri rüyalarımızdan arta kalan tutkularla fukara bir ömür için geri kalan veya ileriye giden bir şey olunmadığını anlamaya koyulur ruh. Bir küçük böğürtlenin hikayesinde de anlattığım gibi sonsuzluğun içinde ansızın bir hiçlik belirir. Güle güle ölmek denir buna. Her insanın o yüzüne yerleşen ansızın beliren o gülümseme, o tebessüm ile güle güle ölmek denir buna.
Yaşamın intiharı üzerine ölüm kurgusunu belirleyedursun çıkarımlar içerisinde yüklediği anlamlarla cebelleşmekte olan insan. Ağlamaya yüz tutmuş simalarla yaşama el versin sürüklendiği kavramlarla cenk etmekte olan ihsan. Kışın bekçileri nöbet yerlerini değiştirirken baharınkiler ile sözlerine kuşluk vakitleri eşlik etsin hiçliğimin.
Sensizlik biçare olana koyulmuş bir huduttur hiçliğim. Duraksa armağan edilenlerinle ve düşün ey alak. Tutsaksa ruhun bu bedene ve irdele sen de ağır aksak. Şüphesizliğe kondurulmuş üryan ulufelerini dağıtadursunlar anlaşılmaz yaftasını yemiş düşüncesiz ahmaklar. Ulumelerle gelsin cenahlar birbirlerine girerken bize bizden daha yakın olan şakak.
Oynasın tiyatrolar hilafetinde dizginliğin ve dinlensin hiçliğin tınıları bodur otlar arasında ayaklanan atalar arasında. Bana cümlelerin yoldan geçen herkes tarafından anlaşılsın diyorlar. Çiğ tanelerine ant içerim ki yeniden buharlaşacağını bile bile düşen o çiğ tanelerine ant içerim ki içimdeki o kudretli helecan beni ele geçirdiği müddetçe bir Kadir olmaktan çıkıp çok farklı alemlere göçüyorum.
Frekans elçilerim eşliğinde göçtüğüm diyarlarımdan sizlere cümleler getiriyorum. Şekillerin uyduruk alfabelerinden ziyade içerdiği kutsallığın anlam seviyelerine odaklanamayanlara söyleyin o tortulaşmış ruhlarından kendilerini bihaber kıldıkları müddetçe beni anlayamamaya mahkum edileceklerdir. Tüm ihlasımla itaat ederim ki onlar tahakkud edenlerdir kendilerine. Onlar zevk köleleri ve hiçlikten bihaber hiçliğin haşereleri. Onlar kendilerinin köleleri ve kölelerin kendileridir.
Bu yaşam deneyimini sezemeyip kendilerinin istekleri doğrultusunda kuramadıkları yaşamlarından dolayı içine girdikleri ruh haliyle bir çelişki hamuru yaratıp o hamur ile kendilerini sararak pişirmeye kalkışanlar. Hamur fırında yanında nasılda vazgeçiyorlar başaklara yeniden gitmeye. Yazık, ruhlarının deneyim sürecini bir dilim ekmek için yarı yolda bırakanlara. Yazık ki ne yazık o çulsuzluğun içerisindeki zenginliği göremeyip dert harabelerine kendini hapsedenlere.