Hayatın adil olmayan tarafına denk geldiğimizi düşünürüz hepimiz...
Seçtiğimiz her seçimin acaba diğer türlü olsa nasıl olurdu düşüncesiyle, keşkelerle dolar her bir an'ımız.
Her seçimimizin en ufak bir olumsuzluğunda, seçmediğimiz kısımda kalır aklımız.
Oysaki içinde bulunduğumuz her durumun bize bir öğretici olduğunu kaçırırız gözden.
Şükrü Erbaş'ın bir kaç cümlesi aslında bize gözden kaçırdığımız çoğu şeyi öğretiyor, anlayarak dinleyene... 
"Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize... Acıyı görmeyen, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan umuttan ne anlar. Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu..."
Bulunduğumuz an ve bulunduğumuz yerin bize ait olmadığını hissederiz çoğu zaman...
Ait olduğumuz, ait hissettiğimiz yeri arar dururuz, aslında her şeyin yüreğimizle alakalı olduğunu bilmeden...
Hayalini kurduğumuz bir dünyada daha mutlu olacağımızı düşünerek hep bir hayalle atarız adımlarımızı... Oysaki o yolda aslında hayallerimizin de ötesinde bir hayatı yaşadığımızı fark etmeden.
Şu an bulunmak istediğiniz yerde olsanız da, yine de yüreğinizdeki o eksiklik hissi geçmeyecek biliyorsunuz değil mi. Ait olduğunuzu düşündüğünüz yerin aslında size ait olmadığını hissedeceksiniz...
Her şeyin yüreğinize ilgili olduğunu ne zaman fark edeceksiniz.  Yaşadığınız her zorluğun sizi olmanız gereken kişiye dönüştürdüğünü. Hayata bakışınızı etkilediğini... Ait olma duygusunun benimsemekle alakalı olduğunu.
Unutmayın, yaşadığımız her acı, karşımızdaki insana empati duymamızı sağlar. Yolumuzdaki taşları nasıl temizlememiz gerektiğini öğretir... Sizi özünüzle tanıştırır...
Kişinin en büyük dostu da düşmanı da yine kendisidir.
Yüreğinize iyi bakın.