Yokluğunun ilk günlerinde geçmez diye düşündüğüm saatler, şimdi bir su gibi akıp gidiyor...
Gün nerede başlıyor nerede bitiyor... Bomboş anlamını yitiren günlerden yazıyorum şimdi sana....
Yokluğunda eksik kalan tüm yazılarım bekliyor seni... Vereceğin bir damla umuda muhtaç yazılar soluyor bir kenarda....
Varlığını hissetmeye ihtiyacı var cümlelerin....
Gülüşünle anlam kazanacak, öfkenle kırılacak, buğulu sesinle güneşi anımsatacak kelimeler var varlığına hasret....
Geceleri belki yazar, arar umuduyla sabahladığım uykusuz gecelerin yerine, gökyüzündeki karanlığa dalan, yıldızları arayan uykusuz geceler aldı yerini....
Sahi neden tek bir yıldız yok gökyüzünde, gittiğin günden beri....
Bazen nefesimi tıkıyor yüreğimdeki sızı... Sabret diyorum.... Ses etme kimselere....
Sakla onu yüreğinin en güzel köşesinde....
Kimseler bilmese de, o bilmese de, sen biliyorsun yerini...
Ey dost...
Yokluğunun da bir anlamı var, tıpkı varlığının olduğu gibi.... Benlikten çıkıp, yepyeni bir BEN'e ulaşmak gibi seni hissetmek....
 Yüreğindeki sızıyı hissederek sızlıyor yüreğim her gece...
Dualarımın baş kahramanı, Eylül'ün vedası kendine....
Ve sen... İyi bak yüreğime....