Yüreğini kirletmezsen güzel olan her şey seni bulur diyordum eskiden. Kötü olan her şey yoluma çıkana kadar.
Deli bir umudum vardı, insanlara dair. Hayata dair. Sevgiye dair.
Gidenlerin dönmeyeceğini öğrendiğim güne kadar…
Bugün olmadıysa yarın olur diyerek bitirdiğimiz her günün sonunda, umutla umutsuzluk arasında... Bir gece karanlığında, bomboş bir duvara bakarken buluyorsun kendini değil mi...
Kim bilir bu polyannacılık kaç kişiye zarar verdi kendim de dahil.
Gerçek hayatla, hayal dünyası arasında sıkışan bir ruhtuk belki de.
Günün koşuşturması, hengamesine ayak uydurmak mıydı önemli olan? Yoksa hayallerinin izinde yol almak mı?
Kim bilir, çoğu kişi benimle aynı seçimi yaptı. Bu iki dünya arasında bir bağ kurmaya çalıştı, kimimiz başardı, kimimiz o yolda kayboldu...
Ya ilerle yada hiç adım atma diyerek başladık bir günün sabahı. İnsanlara bu iki dünyanın bir arada olabileceğini göstermek adına...
Mesleğin ve hayallerin.
Mesleğinde iyi olursan, insanlar yüreğini de görür diye düşündüm. Çok yanlış yerden başladık sanırım hayata.
Mesleğinde yükseldikçe, iyi diye düşündüklerin, debelendiği çamura saplamaya çalıştı dimi seni de.
Hayat diyerek geçiyoruz ya çoğu şeyi, görmezden gelmeye çalışıyoruz, hayat değil biziz aslında yolumuzu bulamayan.
Kaybettim yolumu ve öğrendim ki, kaybolmadan bulamıyorsun sana ait olanı.