İnsanoğlu var olduğu günden bu yana huzurlu bir yaşam arayışı içerisinde olmuştur. Huzur ile birlikte elbette daha rahat bir yaşam arayışı da sürmüştür ve bunun sonucudur ki yeni yeni buluşların peşinde koşturmuştur.
Huzur denilen şeyi ararken aslında bir anlamda huzurunu da bozmayı başarmıştır insanlık. Bugün insanlığın huzurunu bozan ne varsa yine insan kaynaklı olumsuzluklardan kaynaklanmaktadır, diyelim ve huzur ile ilgili bir fıkrayla sizi baş başa bırakalım.
“Bir gün bir kral, ama halkı tarafından sevilen bir bilge kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder.
Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler.
Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde sakin bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslüyorlardı. Resme kim baktı ise onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu.
Diğer resimde de dağlar vardı. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanıyor ve şimşek çakıyordu. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağıldıyordu. Kısaca resim hiç de huzurlu gözükmüyordu. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık gördü. Çalılığın üstünde ise anne bir kusun örttüğü bir kuş yuvası görünüyordu. Sertçe akan suyun orta yerinde yuvasını kuruyor...
Kral ikinci resmi birinci ilan eder ve şu açıklamayı yapar:
"Huzur, hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükûn bulabilmesidir."
ATEİST
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "TANRIM!!!" diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş.
Adam utanç içinde: "Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demiş.
Ses: "Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.
Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış:
"Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere."
HUZUR
AYDIN SARI
Yorumlar
Trend Haberler
ATM'lerde büyük yenilik! Para çekme ve yatırma eskisi gibi olmayacak
Aydınlı öğretmen ülke gündemine oturdu: Velilere öyle bir mesaj attı ki…
Aydın-Denizli Otoyolu işletmecisi uyardı! Sürücüler buna dikkat etsin
5 bin TL'lik banknot hareketliliği! Birbiri ardına açıklamalar yapıldı
Sürücüler dikkat! Aydın’da sıkı yönetim ilan edildi
Aydın'da o iki ürün uçuşa geçti! Üreticiler bayram ediyor
Reklam