Nazım Hikmet demişki:’’ her ağacın kurdu kendi içindedir.’’
O zaman sıralayalım.
Her insanın içinde olan kurt nedir ?
Her insanın ana rahmine düştüğü gün içinde var olmaya başlayan kurt,sonu da hazırlayandır.
Burada sözünü ettiğimiz kurt’un siyasi bir anlamı yoktur.
Varoluşun temel taşlarındandır…
İnsanın varoluşunda var olan kurt,aynı zaman da kendi sonununda başlangıcıdır,yani yıkıcıdır,öldürücüdür.
Peki insanın var oluşundaki kurt’u açalım.
Açalım:
Bencillik,şişmiş ego.
Hırs,tamah,
Açlık,doyumsuzluk,
Sahiplenmek.
Hükmetmek,tek olmak,
Amac ulaşmak için,her yolu geçerli saymak,savunmak.
Hile yapmak,kandırmak,sömürmek,kullanmak.
Çalmak,acımamak,
Kin tutmak,intikam almak.
Öldürmek,işkence etmek,
Cahillik
Diplomalı cahillik,
Bencil cahillik.
Bu saatten sonra neyin hesabına tutubiliriz ki ?
Herkes duymak istedekilerine odaklanmış öyle bekliyor,kendine bir vazife çıkarsında rahatlasın.
Daha neler neler..
Derlerki yaratıcı insana kendinden de bir şeyler kattı.
Kattıkları bunlarsa,o zaman İnsana kızmayacaksın,yaratanı sorgulayacaksın.
Peki gerçekten insanlık bu mu ?
Elbette değil.
Kendi dünyasında bencilliğin doruğuna çıkan insanoğlu ,komlekslerini tatmin etmek için gelişen bilime önce itiraz,sonra biat…
Ve bunun adını özgürlük koymak,
Hadi ya seninkisi dansözlük,kıvır kıvıra bildiğin kadar ,
İnsan,
İnsan olur peygamberim der.
İnsan olur hayalindeki yağmura kafa tutabilir.
İnsanoğlu,yaşamak için,çalar,çırpar,yer yedirir,içirir.sonra peşinden gelenlere yol gösterir.
Yeni yıldızlar türer;ama inanoğlu özünü tanıyamadan egosuna tutsak olur.