kurumuş bir ağacın yeşereceğine inanırız biz, gök gürlediğinde çiçekleneceğine bozkırın, karın beyaz olduğuna, sevmenin belini aşmayan suda boğulmak olduğuna… biz battalgazi’nin kale surlarından atladığına, bir okla dört adamı hakladığına, deli dumrul’un cebrail’le söyleştiğine, keloğlanın padişahın kızını aldığına inanırız. bir cigaranın külünü dökmeden dibine kadar içtiğimizde bir kızın bizi öpeceğine inandığımız kadar denizin ırmağı beklemediğine de inanırız…
bir adam, doğduğu yerden gurbete giderken cebine mezarlıktan bir taş koyuyorsa, destandaki yada taşı kadar vatandır o taş ve o adam dede korkut’un kaybolan 13. hikayesindeki kahramandır. o adam kırk adamsız da yola çıkılabildiğini, ancak bir mezardan bir taştan daha ağır, daha oralı, daha kederli bir şeyin olmayacağını bilir. o adam bir ırmağın doğduğu andan itibaren denize döküldüğünü de bilir. ırmağın her geçtiği yerden içine bir taş yüklendiğini de bilir. söğüt ağacının gölgesindeki sığınma neyse taşın eline her değişindeki ısınmanın aynı olduğunu da bilir.
Kalbinizi dayamazsanız duyamazsınız ırmağın sesini, o deniz gibi köpürüp kaynamaz, kırılır içinden ama kıyısını dövmez, kıyamaz, sırrını vermez. her geçtiği yerden bir avuç gönül yüklenir, çocuk çimmesi, kuzu melemesi… durudur, berraktır bakarsanız,; derindir, susmuştur, içinde taşlar birikmiştir görürseniz. belki bir dağın dibinden geçerken, yamaçtan aşağı kimsenin olmadığı yerde bağırır, duymazsınız. her şey çok uzaktadır, siz çok…
bir adam yağmura yüzünü tutar, gözlerini tutar, gönlünü tutar. bilir ki bu adam; yağmur biraz sonra ırmak olacaktır, uzun akacaktır.
bir ırmak içinde yağmuru saklar, içinde toprağı saklar, bilir ki adam yağmurla içinde akmaktadır. adam ırmak olmaktadır…
ırmağın denize varmasıyla, adamın durup durup denize taşı fırlatması aynıdır. ne kadar akarsa aksın ırmak denizde kaybolur. adam taşı ne kadar uzağa atarsa atsın, taş denizde kaybolur.
biz denizin yarıldığına inanırız. biz denizde ırmağın var olduğuna inanırız, taşın ırmağı bir gün taşıracağına inanırız.
and olsun ırmağa…
ki inanmış adamlarız…