"Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez." Lokman Suresi 18. Ayet
Allah Ayet-i Kerime'de açıkça beyan ediyor kibri ve kibirli olanı sevmediğini. Peki kibir nedir?
Kibir, kendinden habersiz, kendini bilmeyen insanın durumudur. Kibir, kendini başkalarından üstün görme hissi ve bu üstünlüğü herkese gösterme isteğidir.
Kibirli insanlar, kendisi için sevdiğini, başkası için de sevme ve isteme duygusundan uzaktır.
Kibir, ilim öğrenmeye mani, hakkı kabule engel olur. Kibirli kişi başka birinden hak ve hakikati duymak ve onu kabul etmek istemez.
İnsanı kibre götüren dini ve dünyevi olmak üzere iki sebep vardır.
Dini sebepler; İlim ve ameldir.
Dünyevi sebepler ise; Asalet, güzellik, kuvvet, servet, etrafındaki insanların ve yardımcıların çokluğu gibi vasıflardır.
İlim başlığına bakacak olursak; "İlim, kibrin en büyük vesilesidir. Peygamber Efendimiz: "İlmin afeti, kibretmektir." buyurmuştur. İlim ile kibirlenmek iki sebepten ileri gelir:
Birincisi: Kişinin meşgul olduğu ilmin, kişiyi gerçeğe götürmemesidir. Zira gerçek ilim, kula kendini ve Rabbini bildiren ve ona Allah korkusu ve sevgisi öğreten ilimdir. Bu ilim, kibri değil, tevazuyu arttırır.
İkincisi: İlim yolcusuna her şeyden önce lazım olan, nefis mücadelesi ile ahlâkını güzelleştirmek, kalbini temizlemektir. Bu yapılmadan öğrenilen ilim, kibri arttırmaktan başka bir netice vermez.
İlim, kalbi, karakteri güzelleştirir insanı tevazu sahibi yapar Montaigne'nin dediği gibi: "İnsanlar başaklara benzerler içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler." eğer insan ilim öğrendikçe kalbi güzelleşiyor, tevazu sahibi oluyor, Hakka yaklaşıyorsa hâkiki ilim sahibi olur ve içi dolu başaklara benzerler.
Yunus Emre'nin, "İlim Kendin Bilmektir" şiirinden ilk dizeyle sonlandıralım yazımızı:
"İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır"