Kocaman kocaman laflar etmeyi sevmem.
Her şeyi bildiğimi söyleyemem.
Mangalda kül bırakırım, zira mangalı bir daha yaktığımda lazım oluyor!
İki konuda daha çok yorum yaparım;
Birincisi eğitim ve öğretim,
İkincisi olayları, tarih penceresinden bakarak değerlendiririm.
Günümüzde gerek dünyada gerekse ülkemizde olan gelişmelerin tarihsel temellerin bir sonucu olduğunu düşünürüm. Bu yüzden analiz yaparken bir olayın neden ve nasıl geliştiğini anlamaya ve yorumlamaya çalışırım.
Belli bir partiye ve lidere ait değilim. Özgür düşünmeyi severim. Düşüncelerimi açıklarken ne birilerinin hoşuna gitmeyi nede üzmeyi düşünürüm. Sarkozy’nin deyimiyle ‘kediye, kedi ‘ derim.
Tarihi çözüm aracı değil, nedenleri anlama alanı olarak görürüm. Klasik ifadeyle tarihten ders almalı ama tarihe de takılıp kalmamalı.
Günümüzü anlamaya çalışırken geçmiş kadar bu günün ekonomik, teknolojik ve siyasi ortamında etkisi hesaba katılmalıdır.
Türkiye’de hala tarihi olaylara ve kişilere bakılırken, kahraman-hain yada siyahla beyaz kadar keskin bir ayrışma yapılıyor.
Kimine göre II. Abdülhamit ‘ULU HAKAN’
Kimine göre ‘KIZIL SULTAN’
Kimi hala Osmanlıca, Neo Osmanlıca bakış açısı ile olayları ve durumları değerlendiriyor, kimi Osmanlıyı yok farz ediyor.
Hiç ortası yok mu? Hiç gri alan yok mu?
Tarihte kalan biri hiç hata yapmaz mı? Ya da hiç iyi bir şeyleri yok mu?
Türk düşünce tarihinin üç siyasi damarı vardır. Yusuf Akçura’nın tespit ve teşhisi ile ÜÇ TARZ-I SİYASET
Birincisi İslamcılık, ikincisi TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK, üçüncüsü Batıcılık, Modernleşmek.
Siyasetin üç ana damarı bunlar. Özellikle Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, milliyetçilik ve modernleşme temelleri üzerine gerçekleştirilmiştir.Bu yüzden gerek Kurtuluş Savaşı ve gerekse Cumhuriyet devrimleri sırasında din motifli ayaklanmalar meydana gelmiştir.Ayrıca dini hareketler dışarıdan çok kolay yönlendirilmiştir.
Bu yüzden gerek Kurtuluş Savaşı sırasında gerekse Devrimler sırasında meydana gelen gerici isyanlar Cumhuriyet rejimi ile siyasal İslamcılar arasında ilişkilerin iyice sertleşmesine neden olmuştur.
Artık geçmişteki bu çatışma alanlarının sona ermesi, milli ve manevi değerlerin modernleşmeyle bir araya gelmesi birlik ve beraberlik için şarttır.