Yaşamak uğruna edinilen kazanımların getirisi neticesinde huysuz yakarışlar ortaya çıkar. Seçenekler içerisine sığıştırılmış karar mekanizmaları sınırlandırılmış bir şekilde beden hapsine sokulur. Kaybettiklerimiz kazandıklarımızla boy ölçüşmeye kalkarken köprülere denk geliriz. Adım atacak yer kalmayan anlarda kalabalıkların baskılamaları sonucunda yalnızlığa tutsak ediliriz.
Loğusa dönemlerinde bulunur dünya Ay’ın eşlik ettiği istifra gecelerinden sonra. Tufanlara denk gelir başkaldırışlar ve ceza hükmü verilir balçıklara üfleyenler tarafından. Şol yerlere varmak için hafriyat kamyonlarınca dökülür molozlar izdiham bahçelerine. Arzularına ekinler dikenler soludukları hava eşliğinde hasat edilmeyi beklerler ölümden. Sen seni yersin başkası beni yer biz hepimizi yeriz ortaya sıfır çıkar. Sıfırdaki daire bir olanın simgesidir.
Böbürlenerek tutkulara doğru uçanlara denildi ki faniliğin içinde bir boyunduruktur bu yaşamak sandığınız. Uzlaşmalara yelken açan bir doruktur bu aşka kandığınız. Doluş ciğerlerine doğru ey müzmin cerahat. Delirmekte olan gençleri görürsen koşuştur peşlerinden ve bir balerin edasıyla değin. Neye değineceğini mi soruyorsun ey cehil. Erginleşmekte olan engin kabilene sor o içindeki meyil.
Umudunu yitirme koloniler içerisinde erzak arayan karıncam. Sen henüz bir larvayken seni çalıp getirdiler bu dünyaya. Kendilerine kattılar, burada doğdun, burada oldun, burada öleceksin dediler. Sen buraya ait değilsin güzel karıncam. O kısacık ömründe olabildiğince karınca olmaya çalış. Diğer karıncaları da anlamaya çalış çünkü onlar da sensin.
Kolonine ayak uydur, onların arasında olman onlar gibi olduğun anlamına gelmez. Yaşamak için çaba sarf et. Onların çabasında olman onlar için yaşadığın anlamına gelmez. Kaçamak bir rüzgar esintisi duyduğunda fısılda ruhlarına şüphesiz hiçlik bizimledir. İşitir tüm fısıltıları ve iletir sahibine.