Komplo teorileriyle kuşatılan siyasi arena içinde gibiyiz.
Sahi biz 4-5 gündür ne yaşıyoruz?
Olayın içinde olan siyasetçiler bile net bir yanıt veremez bu soruya… Sosyolojik hareket olarak ele alıp şunu diyebilirim; debisi yüksek bir akarsuyun içinde sürükleniyoruz. Tutunacak güvenli bir ağaç dalı bulup biraz sakinleşenler daha sağlıklı değerlendirme yapabilir. Ama o gün, bugün değil… Birkaç gün sonra daha net bir şey söyleyebiliriz.

Şu an yoğun komplo teorileri dönüyor. Siyasette komplo teorilerinin yerinden bahsedelim o halde…

Siyasetin iki kutbu arasında her alanda sert mücadele var. Siyasetin akıl oyunları mı, güç savaşları mı bilinmez. Stratejik hamleleri en hızlı sahaya sürenin öne geçeceği bir mücadele görünüyor. Her iki amaç da ülke insanını geren, yoran bir sonuç doğuruyor. 

Siyasetle komplo teorileri arasındaki güçlü bir bağ kuruldu. Komplo teorileri, siyaset kurumunu da dönüştürdü. Komplo güdümlü siyasal partiler bile ortaya çıktı. 

Komplo teorilerinin gündelik hayata ve siyasal süreçlere etkisi dünyanın her köşesinde belirginleşti. Son 20 yılda komplo teorilerinin çekiciliğinin, görünürlüğünün ve inandırıcılığının arttığına da tanık oluyoruz.

Türkiye’de son dönemde sık kullanılan “dış mihraklar”, “faiz lobisi” veya “dünyayı yöneten 5 aile” gibi farklı biçimlerde ortaya çıkan, özünde kötücül olarak görülen aktörlerin ulusa ve devlete karşı gizli planlar yürüttüğüne inanan bakış açısı, köklü bir şüphecilik yaratıyor.

SİYASAL KUTUPLAŞMA

Komplo teorilerinin siyasal süreçlere etkisi dünyanın her köşesinde etkin olarak yayılıyor. Bu teorilerin demokratik kurumlara olumsuz etki yaptığı kesin… Komplo teorilerinin dolaşıma girdiği her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de siyasal ve toplumsal kutuplaşma, artan toplumsal şiddet, daralan muhalefet ve siyasal tartışma alanı yaratabilir. 
Niye komplo teorisi hakkında yazıyorum ? Çünkü bu sayede toplumun zihinsel yapısı kolayca yönlendirilebiliyor. Komplo teorilerinin sanal dünyanın içinde barındırdığı karmaşık, kaotik yapıdan faydalanıp yeniden toplumsal gerçeklik inşa edilebilir. 

Siyaset kurumları sosyal medya, propaganda ve komplo teorileri arasında işleyişi dengeleyerek politik çıkar sağlayabilir.  

Bu konuda okuyup araştırdığım, yıllar önce hafızamda kalanları da birleştirerek gündeme getirmek istedim.
 
Kavramın ilk olarak 18. Yüzyılda kullanılmaya başladığı tarihe not düşülmüş olsa da, Ortaçağın sonlarıyla Yeni Çağın başlarında Avrupa’daki mezhep savaşları sırasında yoldan çıktığı düşünülen kişilerin şeytanla işbirliği yaptığı için “cadı” olmakla itham edildiği, kilise tarafından cezalandırıldığı biliniyor. 

Günümüzde işleyiş ve etkilerine bakınca komplo teorileriyle mücadele için tasarlanan politika, eğitim ve araçlar sadece anlatılanların yanlışlığına odaklanmamalıdır. Komplo teorileri geliştirenlere tepeden bakılmamalı. Gerçeklik payı araştırılmalı. Komplo teorilerinin yapısı gereği tutarlılık ve bütünlük kaygısı olmadığı için mantıksal tutarsızlık iddiasıyla çürütmeye çalışılmamalıdır. Bilimsel bilgiyle de ortadan kaldırılması beklenmemeli… 
Son olarak komplo teorileri vasıtasıyla bireylerin siyasete dahil olabilmesi bir çekim unsuru olarak not edilmelidir.