Bozdoğanlı edebiyat öğretmeni Güler Ünal’ı ekranlarda görünce “utandım” desem yalan olmaz.
Yargılamak değil de, hayatını “bir vehme kurban etmesinin” mahcubiyetini mesleğinden dolayı hissettim.
Bir de sosyal medyada her şeyin ifşa olduğu bir dünyada “yalan” daha sofistike bir hal aldı.
Gönül ilişkisi olduğunu iddia ettiği kendisinden 15 yaş küçük Taner Uludağ’a 1 milyon 200 bin lira kaptırdığını feryat figan televizyonda anlattığı için yazmakta sakınca görmedim.
Kimin yalan söylediğini bilemeyiz ama ortada büyük yalanlar dönüyor.
Aydın Hedef İnternet Sitesi’nden izleyebilirsiniz görüntüleri.
Adam evli, karısı da stüdyoda… Güler Ünal, “yalan konuşma” diye bağırıyor. Konu burada düğümleniyor.
İnsanın en kötü özelliklerinden birisi yalan söylemektir. Ortaya çıkınca insan onurunu beş paralık eder.
Evli olduğunu gizlediği, kadınla birlikte olmak için yalan söylediği bariz. Bir de “parayı kendi istediğiyle verdi” diyor otobüs şoförü; “Güler’i hiç sevmedim” deyince karısı da boşanacağını söylüyor.
Artık yalanlar zinciri peş peşe ekleniyor. 
İnsanın temel yalan davranışlarına uyan bir tablo var ortada. 
Herkes eşine, dostuna, sevgilisine, iş arkadaşına, çocuğuna, annesi ve babasına… Herkes herkese yalan söylüyor. Hatta kurumlar, kuruluşlar da…
Yalanın sofistike / karmaşık bir yapısı var. Tek başına bir nedene bağlamak insan türünün tutarsızlığıyla çelişir.
İnsan, inanma ihtiyacı kadar yalan söyleyebiliyor.  

DİLSİZ YALANLAR

Güçlü hafıza sahipleri önünü sonunu düşünerek esaslı yalan üretebilir. Bunun için “gerçeğin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır” şeklinde anonim sözler üretilir.
Aslında “yalanın bir gün ortaya çıkmak gibi iyi bir huyu vardır” demek daha iyi bana göre… Yoksa dünya cehenneme dönerdi.
Yalan üzerine kurulu insan ilişkileri zehirleyici hal alırdı. Yalanın ortaya çıkmayacağını düşünen her fâni sınır tanımazdı.
Ben tanrının adaletine güvenirim.
Rus yazar Mihail Bulgakov, “Tanrı” diyor; “birisini cezalandıracağı zaman önce onun mantığını elinden alır.” 
“Belki bir gün, bir yerde, daha az rezil bir zamanda yine karşılaşırız” derken Viladimir Nabokov, yalansız bir dünyanın özlemini dile getirir.
Yalan söyleyen yakınlarınızsa, hele çok yakınınızda karanlıktan çıkma gücünüz da kırılır. Zira onlara “yalancısın” diyemezsiniz.
“Eğer mutluysanız tanıdıklarınızdan kaçının” demiş Bertrand Russel üstad!
Nasıl? İşte bunun cevabı yok!
Güler öğretmenle kendisinin hem gönlünü hem parasını harcadığını söylediği bu ibretlik olay üzerine hepimize bir ders çıkabilir.
O tabloya bir daha bakın ve kim yalan söylüyor, siz karar verin.
Yalan söyleme hastalığı olan kişiler, oldukça abartılı ifadeler kullanır ve inandırıcı olabilmek için olağan üstü çaba sarf eder. İkna kabiliyetleri yüksek olduğu için düşünmeden anlattıklarını önce kendileri inanır sonra karşısındakileri de inandırabilir.
Bilimsel adı, “mitomani” ama siz yalancılardan uzak durun, mümkünse…