Bu ülke çocukları, “büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna; “doktor, mühendis, mimar…” gibi öğretilmiş cevaplarla büyütüldü. Zihinlerine bazı meslekler iyidir, bazı meslekler kötüdür ayrımcılığı yapılarak mühür vuruldu.
Üniversite bitirip o meslekleri yapma yetkinliğine kavuşanlar takdir edildi, alkışlandı.
Bir meslekte başarılı bir çıraklık ve kalfalıktan sonra ustalıkla bir yere gelenler dışlandı.
Dün muhabir arkadaşlarımız, “sanayide ustalar çırak bulamıyor” diye bir haber çalışması yaptı. Manşetten verdik. Ustaların sözlerini okurken aklımdan geçen sadece mahcup hatıralar albümü gibiydi.
Ustalar özetle şunu diyor: “Biz mesleğin son temsilcileri olabiliriz. Çünkü çocuklar çırak olmak istemiyor!”
Denizli’de gazeteciliğe başladığımda Kaleiçi’nde şimdi hatırlamakta zorlanacağım meslekler vardı. Adı bile kalmadı. 40 yıldır “kaybolan meslekler” haberleri okuruz.
Çocukluğumun bir dönemini geçirdiğim Aydın’da Tellidede ile Köprülü Mahallesi arasında pek çok meslek erbabı vardı. Şimdi bırakın o işi yapanı, mesleği bile kalmadı.

MESLEKLERE STÜTÜ YÜKLEMEYİN

Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu (EMYO) Türkiye’nin en büyüğüdür. Ben de uzun süre iklimlendirme, otomotiv teknolojileri, grafik tasarım, elektrik, elektronik, mekatronik, bilgisayar programcılığı gibi bölümlerde iletişim dersleri verdim. Alanında olağanüstü başarılı gençler vardı. Ancak gözleri hep dikey geçişle mühendislik okumaktı.
O zaman anladım ki, başta belirttiğim mesleklere statü yüklenmesi Türkiye’de ailelerin lânetidir.
Çok iyi duvar ustası, çok iyi tamirci, sanat eseri gibi eşya yapan marangoz olan bir aile çocuğun ailesi niye mutlu olmaz? Çünkü yakınındaki ailenin çocuğu üniversite okuyup mimar mühendis, doktor olmuştur.
Bu ayrımcı yaklaşım, bireyin kişisel kariyerini kabiliyetine göre belirlemesine engel olmuştur. 
Aynı zamanda bu insan evlâdı, hayatı boyunca anne babasının seçtiği ama sevemediği mesleği yapmak zorunda kalacak.
Ey anne babalar!
Çocuklarınızın kişisel yeteneklerini psikometrik testlerle zihinsel ve bedensel özelliklerinin o işi yapmaya uygun olup olmadığını ortaya çıkarın.
Sizin istediğinizi yapan çocuklar kendini gerçekleştiremeden bir ömür tüketecek.
Unutmayın, yapay zekâ şimdiden hayatımızı ele geçiriyor.
Misal; bundan 5-10 yıl sonra seyahat danışmanlığı, kasiyerlik, fastfood çalışanları, postacılık, banka çalışanı, tekstil işçiliği, matbaa operatörlüğü olmayacak. 
Bunu kaydedin ve çocuğunuzu “okuyamadı, bari kısa yoldan para kazansın” diye bu işlere de vermeyin.
Kuzey ülkelerinde yeni tanışan insanlar birbirine asla “ne iş yapıyorsun?” diye sorulmaz. Bizde ise ilk sorudur. Cevabı toplum bilincinden kaynaklanan bir utançla verilir ya da gururla.
Oysa bizi onurlandıran tek şey olmalı; İşimizi ne kadar harika yaptığımız! 
Ne yazık, çok yazık!