Alacak ve borç ilişkilerinde, mevcut olan, henüz doğmamış veya doğması muhtemel alacak durumlarında bir alacağın teminat gösterilerek güvence altına alınmasına ipotek denir. Genellikle bankalardan alınan kredilerde karşımıza çıkan ipoteklerde anahtar kelime ‘teminat’tır. Herhangi bir şahsa kredi verecek olan banka vereceği kredinin geri ödenmesinin teminatı olarak herhangi bir gayrimenkulün ipoteğini temin eder ve gelecekte ödenmeyen kredi borcu hali ortaya çıkar ise ipotekli gayrimenkulün satılmasıyla elde edilecek olan gelir yoluyla kredi borcu borçludan alınmış olur.
Bu tanımdan sonra gelelim asıl konumuza. Geçtiğimiz hafta sonunda Hedef Gazetesi’nde Murat Tan imzalı olarak yayımlanan haberde “Aydın Tarımı İpotek Altında” başlıklı bir haber yayımlandı. Haberde CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu’nun TBMM’ye ipotekli tarım alanlarıyla ilgili verdiği soru önergesinden Aydın ile ilgili çarpıcı sonuç ortaya koyduğu belirtiliyor.
Nedir sonuçlar, ya da soru önergesinin ortaya koyduğu çarpıcı sonuçlar?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının paylaştığı verilere göre, ipotekli tarım alanlarının ildeki toplam tarım alanlarına oranı yüzde 20’nin üzerindeki ilk 10 il sıralamasında Aydın, yüzde 27,69 oranla birinci olarak gösterildi. Bakanlığın paylaştığı verilere göre, 151 bin hektar tarım alanı bulunan Aydın’da yaklaşık 40 bin hektar tarım arazisi ipotek altında. Aydın’ın ipotekli tarım alanları sıralamasında birinci olması, Aydın’daki çiftçilerin üzerindeki borç yükünün ne denli fazla olduğunu da kanıtı.
Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip Aydın’da üretici ürettiği ürünün karşılığını alamıyor. Ürün bedelleri direk olarak kredilere gidiyor, bir sonraki yıl ürün ekebilmek için yeniden bankaya krediye koşuyor ve yeniden ipatekli olarak kredi alıyor. Bu kısır döngü böyle sürüp gidiyor. Bunun ortadan kaldırılabilmesi için öncelikle üreticinin bir koyduğunda üç alabilmesi gerekiyor ki, banka borçlarını ödeyip tarlasını, bağını, bahçesini ipotekten kurtarıp kendisi için üretir hale gelebilsin. Ancak ülkemizde uygulanan tarım politikaları ve üreticinin nerede ise yabancı üreticilere kurban edilmeye çalışılması sonucu üretici ipotek kıskacından kurtulamıyor ve yaşamı bile ipotekli hale geliyor.
Aydın Tarımı’nın ya da Türk Tarımı’nın ipotekten kurtarılması ve üreticilerin sürdürülebilir bir üretim yapabilmeleri, para kazanabilmeleri için yapılması gerekenler konusunda kimseden çıt çıkmıyor. Ne üretici birliklerinden ne de etkili ve yetkili kurumlardan. Bilinen tek çözüm eğer bir ürün pahalı ise hemen yurt dışından ithal edip fiyatların aşağı çekilmesini sağlamak. Bunun dışında bir çözüm yok. Tarımın planlı ve programlı yapılması, üreticinin girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi gibi konularda herhangi bir girişim yok. Bir zamanlar kendi kendine yeten bir ülke olan Türkiye yanlış tarım politikaları ve üreticinin bankalara mahkum edilmesi sonucu dışa bağımlı bir hale geliyor. Sonuç olarak üretici ipotek altında yaşıyor, dolayısı ile toplum olarak bizler de ipotek altında yaşıyoruz. İpotekli bir yaşam sürüp gidiyor vesselam…