Üretim olmadan, tüketim var ise bu size giderek dışa bağımlı bir hale getirecek ve ekonominizi de bu anlamda sıkıntıya sokacaktır. Üretim ekonomisini benimseyen ülkeler dünya ekonomisinin zirvesinde yer alan ülkeler olarak karşımızda duruyor. Üretimi değil de tüketim ekonomisini benimseyen ülkelerde ise nerede ise her on yılda bir ekonomik kriz kendini gösteriyor, kemer sıkmalar, vergi artışları ile bu kriz atlatılmaya çalışılıyor. Ancak her kriz bir iz bırakıp gidiyor.
Üretim ekonomisini benimserken de artı değer yaratacak ürünler üretmek ve ihracatı artırıcı ürünlerin üretilmesinden yana tavır koyup politikalar üretmek zorundasınız. Yoksa ben konut üretiyor ve satıyorum dediğinizde bu sadece bir yanılsamadan ibaret olacaktır. Tıpkı bugünlerde yaşadığımız ekonomik sıkıntının nedenleri gibi.
Türkiye havası, suyu, kısacası iklimi ve verimli toprakları ile tam bir tarım ülkesidir. Ancak tarımdan yeteri kadar artı değer elde edebildiğimiz söylenemez. Çoğu zaman üreticimizin, yani çiftçimizin ürettiği ürün maliyetinin altında Pazar buluyor ve bunun sonucu da çiftçi artık üretme isteğini giderek yitiriyor. Bunun nedenlerinin en başında plansız üretim yapılıyor olması yatıyor. Bir de aradaki aracıların kazınıyor, çiftçinin kaybediyor olduğu gerçeği var.
Tarım politikalarını gözden geçirmesi gereken Türkiye, öncelikle tarımda üretim planlamasına geçmesi ve planlı üretim yapmaya başlaması gerekiyor. Yani herkes her istediğini ekip biçmek yerine, planlanan ürünü ekip biçmesi gerekiyor ki, arz talep dengesi korunsun ve ürün bir yıl para edip, diğer yıl para etmez hale gelmesin.
Türk çiftçisi tam anlamı ile devlet tarafından desteklenmeli ve girdi maliyetleri aşağı çekilmelidir. Bunların en başında da bugünkü iktidarın iş başına gelirken söylediği mazot fiyatlarının en alt seviyeye çekilmesi ve çitçiye verilen mazottan her türlü verginin kaldırılması gerekiyor ki, çiftçinin temel girdi kalemlerinden biri bel büker durumdan çıkarılabilsin.
Türkiye’nin bir tarım haritası çıkarılmalı ve hangi bölgelerde hangi ürünler üretildiğinde daha verimli ve ekonomik olduğu saptanıp o bölgelerde o ürünün ne kadar alana ekileceği belirlenmeli ve çiftçiye de buna göre ekim ruhsatları verilmeli. Bu yıl ben domates ekeyim, ben biber ekeyim yerine belirlenmiş ürünü ekmesi sağlanmalıdır.
Tarımda planlama yapıldı ve planlı ürün ekibine başlandığında, devlet çiftçiye gerçekten destekler sağlamaya başladığı anda Türkiye, Konya kadar toprak parçası olmayan Hollanda’nın önüne geçecek tarımsal üretimi ve ihracatı sağlayacaktır. Ama öncelikle üretim yapmak gerektiği kavranmalı. Bizde yoksa ithal ederiz, o daha ucuz mantığından vaz geçilmelidir. Eğer bu anlayış devam ederse tüm tarımsal ürünleri bir gün ithal eder duruma gelmemiz ise işten bile değildir.