Malumunuz pandemi dolayısıyla alınan bir takım ekonomik tedbirler kapsamında bazı borçlar ertelenmişti. Zaman bu, durmuyor ki yerinde.. Günler birbirini kovalarken ertelenen borçların ödemesi de geldi kapıya dayandı. Biriken ve ödenemeyen borçlar dolayısıyla gözler yapılandırmanın çıkacağı torba kanuna çevrilmiş vaziyetteyken son bilgilendirmelerde ertelenmiş borçların yapılandırma kapsamında değerlendirilmeyeceği haberleri dolaşmaya başladı.
Şimdi, geçmişten gelen borcumuzu aldık. Ertelenmiş borçlarımızı ekledik. Bir de vadesi gelmiş kredi ödemelerimiz var malumunuz, ne oldu? Bir dağ.. Borç dağı. Ertelesek ne olacak? Güncel borçlarımız eklenerek dağ büyümeye devam edecek. Hangi şekilde olursa olsun bu işin bir tek çözüm yolu var, piyasaların canlanması ve ödeme gücünün artması. Yani çok iş olacak ki kazancımızın bir kısmı ile güncel borçlarımızı ödeyebilelim, bir kısmıyla da geçmiş borçlarımızı eksiltelim.
Merkez bankasının faiz kararının arkasından beklenen oldu ve döviz hareketli günler yaşamaya başladı. İhtiyaç kredi faizleri yüzde 20’lere dayandı. Paranın maliyeti arttı ki bu durum kısa sürede enflasyon rakamlarına da olumsuz yansıyacaktır. Dövizin yükselişinin devam edeceği kanaatindeyim.
Ekonomimiz yara aldı, bu bilinen bir gerçek. Yara bu, ne kadar derin olursa tedavi süreci o kadar uzun ve maliyeti de bir o kadar fazla olacaktır. Atılan birtakım yanlış adımlara salgın olumsuzluğu da eklenince yaranın derinliği görünenden daha büyük gibi duruyor.
Daha önce de defalarca değindiğimiz bir konu var ki bizim görünen en büyük riskimiz olmaya devam ediyor. Devletin gelirlerinin sadece vergilerden oluşması ve harcamaların sürekli artması vergi yükünün sürekli artmasına sebep oluyor. Tasarruftan uzaklaşan harcama anlayışımız bu şekilde devam ederse yakında vergiler daha da ağırlaşacak gibi duruyor.
Vergilerin artması sadece vergi ödeyeni zor durumda bırakmakla kalmayıp, kayıtdışı ekonomiyi de daha cazip bir hale getiriyor. Yani insanları vergi kaçırmaya yönlendiriyor.
Aslında tek sorun vergiler de değil. Bir işverenin sırtında o kadar büyük yükler var ki.. SGK primleri, oda aidatları, zorunlu belgelerden alınan bedeller, bürokrasi yükü, işçi bulamama sorunu… Daha saysak sayfalar yetmez.
Özet geçecek olursak yükümüz ağır, yolumuz uzun. Birtakım kolaylıklar günümüzü kurtarmaktan öteye gitmiyor. Bize lazım olan sürekli ve sürdürülebilir bir gelir modeli, istikrar ve güven.