Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Faruk Nafiz Çamlıbel bu dizeleriyle hepimize bir şeyleri anımsatıyor değil mi ?
Bundan tam 104 yıl öncesini…
Fazla ayrıntıya girmeye gerek yok.
104 yıl öncesine gitmeye de…
Nasıl olsa unuttuk o yaşamadığımız, yaşayanların çektikleri acılarını ne demek olduğunu.
Onlar yani Mehmetçikler, savaşırken attıkları mermiler düşman kurşunlarıyla havada çarpıştı ;iki mermi birbirine girdi;ama kimin mermisi kimin mermisinin içine o bilinmiyor…
Mehmetcik bir kişiydi; düşman ise ,İngiliz’i,Fransız’ı,İtalyan’ı,Yunan’ı,yetmiyormuş gibi bir de denizaşırı ülkelerden gelmişleri vardı.
Onlar ,o adsız kahraman Mehmetçikler,
Ana kuzuları,evlerini ,eşlerini,çocuklarını,analarını,babalarını tüm sevenlerini bırakıp cepheye koştular…
Hey onbeşli onbeşli türküsünü bilir misin ?
Dinlemişsindir, ister istemez; ama anlamına kafa yorduğunu pek sanmıyorum.
Neden mi ?
Nedeni bugün içinde bulunduğumuz durum…
Yıl 1915…
Gönüllü olarak askere gidenlerde 15 yaşında…
Daha bıyıkları, sakalları yeni yeni filiz veriyor…
Bugün aradan tam 104 yıl geçti…
Yarın, yani 19 Mart günü 105. Yaşına girecek,
Çanakkale Zaferi…
104 yıl önce Çanakkale geçilmedi…
O gün Çanakkale’de Mehmetçiğin kurşunlarıyla ölenlerin torunları bugün ellerini kollarını sallayarak,tek bir mermi bile atmadan paralarıyla vatan topraklarını satın alarak giriyorlar.
Yarın bu topraklar bizim diyerek bizi kovarlarsa şaşma, oturup ağlama; çünkü hak ettik.
Aşağıdaki dizeleri okuduğunda anlayabilir misin Çanakkale’nin niye geçilemediğini ?
Tarihi çevir, nal sesi kısrak sesi bunlar
Delmiş Roma'nın kalbini mızrak gibi Hun'lar
Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler
Türk'ün tarihine bin bir zafer ekler
Dünya atımın nalları altında ezildi
Kaç haçlı sefer göğsüme çarpınca kesildi
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.
Çanakkale Zaferi nedir ne değildir, yüzeysel anlamını boş verde,emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu’nun yazısından bir bölümü okuyalım.
Emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu,diyorki,’’Harp tarihine bakıldığında askeri zaferlerin daima taarruzi bir harekatın sonunda kazanıldığı görülür,Çanakkale Savaşları ise savunan orduların,taarruz edenleri yenilgiye uğratmış olduğu tek örnektir.’’
Yani Tümgeneral Olcaytu diyor ki,Türk milleti Çanakkale savaşlarında harp tarihinde olmayan bir şeyi gerçekleşkirdi.
Taarruz eden kazanır kuralını bozarak, vatan topraklarını savunurken,taarruz eden orduları yendi.
Çanakkale savaşlarına dünya çapında özellik kazandıran asıl olay Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasıdır.
Emekli Tüm general Turhan Olcaytu,bu konuda şöyle diyor:
‘’Bu nedenledir ki 18 MART’ı izleyen Çanakkale’deki kara savaşlarında kazandığı zaferiyle Türk Ulusu’nun 5000 yıllık tarih sahnesinden silinip gidemeyeceğini kendisi de şahsen idrak etmiş ve bunu bütün dünyaya İstiklal Savaşı’yla da kanıtlamıştır.
Daha sonra ki yıllarda inandığı ve güvendiği ulusunun baş komutanı olarak Türklüğün yaşam kudretini bir barış çelengi olarak kılıcının ucunda Ege’nin sularına bırakmaya muvaffak olmuştur.
Bu tarihi nedenlerle 18 MART’ı anlatırken:
– Tarih bilen Yb. Mustafa Kemal,
– Çarlığın yıkılışını hazırlayan Alb. Mustafa Kemal,
– Tarih yapan Mustafa Kemal,
– Tarih yazan Mareşal Mustafa Kemal,
– Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Atatürk’ten söz etmezsek, genel tarih içerisinde 18 MART ve Çanakkale Zaferlerinin; Bir ulusun, sadece kahramanlık hikayesinden öte hiç bir önemi kalmayacaktır.
18 MART Zaferi, düşman donanmalarının 1915 yılı başlarında İstanbul’a girmelerini ye İmparatorluğun daha o yıl içinde çökertilmesini önleyen çok büyük ve tarihi bir zaferin ilk raundu olmuştur.
ÇANAKKALE’nin kara savaşlarında kazanılan zafer ise Osmanlı İmparatorluğu’nun 30 EKİM 1918 MONDROS ateşkesine kadar ayakta kalmasını sağlayan ve Birinci Dünya Savaşı’nın en az iki yıl daha uzamasına neden olarak dünya tarihini etkileyen İkinci raundunu teşkil etmiştir.
Eğer ÇANAKKALE’deki zaferler kazanılmasaydı, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul, Birinci Dünya Savaşı’nın hemen birinci yılı sonunda İTİLAF Devletlerince işgal edilmiş, böylece Rus Çarlığı, müttefiklerinin yardımlarına en kısa yoldan kavuşmuş olacak ve Almanya’nın yenilgisi daha da çabuklaşarak Rusya’da 1917 BOLŞEVİK ihtilali muhtemelen gerçekleşmeyecekti.’’
Yani,Mustafa Kemal’in dehası olmasaydı kuzey komşumuz ve ulusal kurtuluş savaşında,silah,cephane,para yardımında bulunan Rusya’da da Lenin ve arkadaşları sosyalist devrimi gerçekleştiremeyeceklerdi.
Ve ne yazık ki düşmanlarının bile dehasına saygı duydukları Atatürk’ü biz hala öğrenebilmiş değiliz.
Ne zaman mı öğreniriz ?