Yılın yedi ayını geride bıraktık. Bugün Haziran ayının ilk on beş gününü geride bırakmış durumdayız. Günler, haftalar, aylar birbiri ardına geçip gidiyorlar. Günlük koşuşturma içerisinde zamanın nasıl geçip gittiğinin farkına bile varamıyor insan.
Bundan on altı gün önce Haziran ayının ilk gününe merhaba demiştik. Şimdi ise Haziran’ın da yarısını geride bıraktık ve nerede ise son çeyreğe girmek üzereyiz. Üç gün sonra Haziran’ın son çeyreğini yaşamaya başlayacağız. O da tıpkı diğer aylar gibi geçip gidecek.
Yaşam denilen olgu da tıpkı günler gibi, haftalar, aylar gibi, yıllar gibi göz açıp kapayana dek geçip gidiyor. Daha dün gibi gelen geride bıraktığımız anıların aslında yıllar öncesinin anıları olduğunu görüyorsunuz şöyle geriye bir baktığınızda.
Günlerin, haftaların ne kadar çabuk geçtiğinden öte, ne kadar dolu dolu yaşanıp yaşanmadığı önemli. Aydın Tansel’in bir şarkısında dediği gibi geçiyorsa eğer günler aylar insana acı ve ıstırap veriyor.
Tansel Önder sözü ve müziği kendisine ait şarkısında geçip giden günleri şöyle tasvir ediyor:
“Günler aylar gelip geçer
Bitmez kâbus nice günler
Her yer her şey güzel huzur arıyorum
Kurtar beni demiyorum
Allah’ım ne olur sabır ver
Her yer her şey güzel huzur yok içimde
Yaşanmaz oldu bu yerde
Ne olur Allah’ım kuvvet ver
Günler aylar gelip geçer
Bitmez kâbus nice günler
Her yer her şey güzel huzur arıyorum
Kurtar beni demiyorum
Allah’ım ne olur sabır ver
Her yer her şey güzel kötü olan insanlar
Tüm kötülüklere karşı
Ne olur Allah’ım kuvvet ver”
Tam bu nedenledir, günlerin ayların ne kadar çabuk geçtiğinden çok, ne kadar huzurlu, ne kadar mutlu geçtiği önemli. Mutlu ve huzurlu bir hafta sizin olsun.