Dizilerin en klişe repliklerinden hiç şüphesiz biri, başrol koltuğuna tüneyen kahramanın başına düşen saksı ya da kafasına yediği şiddetli bir darbeden sonra uzun sürecek bir hafıza kaybına maruz kalması olayıdır. Gözlerini açtığı an etrafına masumane bir eda ile bakan kahraman, hemen yapıştırır şu birkaç soruyu: Ben kimim, siz kimsiniz, ben neredeyim..? Evet, bu sorular bir yana çok azı da şunu sorar: Hangi yıldayız? Ne kafama kör saksılar düştü ne de başım hırçın sopaların kurbanı oldu ama bir de ben soru sorayım dedim: Cidden hangi çağdayız?

“Ey! 2000 yılı itibari ile 3000 yılına dek milenyum çağında yaşam sürecek olanlar… Ne mutlu size ki ne kavga ne keder ne de hüzün sizi bulacak bu çağda. Gözyaşı yerini neşeye, silahlar yerini fidanlara, çatık kaşlar yerini açık fikirlere bırakacak ve tarih, bir acun cennetine şahit olacak.” Bu şaşalı, süslü püslü sözlerin 2000’lerin başında nice çok kere söylendiğini hatırlayanlar olacaktır fakat hakikatin gölgesi her zamanki gibi yine soğuk ve hissiz oldu. Bu milenyum çağına nice efsunlu tanımlar getirildi: ‘bilgi çağı’, ‘teknoloji çağı’, ‘uzay çağı’, ‘internet çağı’ ‘dijital çağ’ vs. ama bendeniz bu çağa bir başka ad vermek istedi: “Manipülasyon Çağı.”

Homo Sapiens ya da Âdem’in çocukları, ne derseniz artık hem toplumsal hem de bireysel olarak şakası olmaz bir manipülasyona maruz kalmakta. Manipülasyon, bir eylem ise nesnesi ve öznesi olmak durumundadır. Mevzu bahis eylemin nesnesi, biziz… Peki ama öznesi kim? Öznesi ya da özneleri..? Kimileri adına “küresel sermaye” der kimileri “Amerika” ve yine bazıları “İlluminati” der bazıları “Masonlar, Siyonistler… Manipülasyona maruz kalan nesne yani bizler dahi özneden bihaber iken eylemin ciddiyetine varma ve eyleme eylemle karşılık verme safhasına ne zaman geçeceğiz, kim bilir?

Salgın hastalıklar ile sağlığımız manipüle ediliyor, kıtlıklar ile lokmamız. Zararlı ışınlar ile cinsel irademiz manipüle ediliyor, suni afetler ile sosyal hayatımız. GDO’lu besinler ile bedenimiz manipüle ediliyor, içeriği meçhul aşılar ile nesillerimiz. Sahte UFO görüntüleri ile korkularımız manipüle ediliyor, sosyal medya ile zamanımız. Tahrik edici reklamlar ile arzularımız manipüle ediliyor, suni göç dalgaları ile günlük hayatımız. Eylem, özne, nesne üçgenine hâkim olup layığıyla bunu idrak edip adabıyla tepki verecek olanlara ne mutlu keza dedik ya çağ, manipülasyon çağı.