‘Onbir ayın Sultanı Ramazan Ayı’na hayırlısıyla girdik girmesine de geride kalan haftaya baktığımızda ilimizin gündeminde yine oda başkanlarının daveti üzerine 7 Mart’ta gerçekleşecek olan iftardan sahura birlik toplantısı vardı.
Esasen Aydın Valisi, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı, AK Parti, CHP ve İYİ Parti milletvekillerinin on bir ayın sultanı 'Ramazan’ ayı dahi aynı masa etrafında bir araya gelerek ilin sorunlarını masaya yatırmalarına vesile olamayacaksa diyecek söz yok.

Zira Ramazan’ın manevi atmosferi dahi Aydın için birlik beraberliğin tesisi için yeterli gelemiyorsa buna hangi ‘kutsal zaman’ vesile olacak açıkçası kaygılıyız!.. Noel mi? Paskalya mı? Şabat mı? Hanuka Bayramı mı?
Gerçi Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu da bu konunun gündemi fazlaca meşgul etmesinden rahatsız olmuş olacak ki Atatürk Kent Meydanı’nda verilen iftar yemeğinde de kendisine bununla ilgili bir soru yöneltilince Aydın abası misali kısa kesti;

“Bu konuyu sakız gibi uzatmanın bir anlamı yok. Ben arandım. Bana sadece iftar yemeği dendi. Başka hiçbir şey iletilmedi. Daha sonra sosyal medyadan gördüm. Bu işler ciddi işlerdir. Sosyal medya aracılığıyla olmaz”
Ve meydanda kurulan iftar sofralarını da eliyle işaret ederek ekledi;
“Gördüğünüz gibi Aydın’ın en büyük sorunu yoksulluk ve açlık”
İşte benim tam da dikkatimi çeken de Çerçioğlu’nun iftar yemeği davetiyle ilgili değil, Aydın’ın sorunlarıyla ilgili tanımlaması oldu.

Cidden, “Aydın’ın en büyük sorunu yoksulluk ve açlık” mıdır diye uzun uzadıya da kafa yordum.
Önce rakamlara bakalım ki, elimizde somut bir zemin olsun. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verilerine göre, Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 13,7 seviyesinde. Aydın ise eldeki verilere göre yüzde 12 yoksulluk oranıyla tarım potansiyeli ve turizm gelirleri sayesinde bu ortalamanın altında kalıyor. Açlık sınırıysa Türk-İş’in 2025 Şubat verilerine göre dört kişilik bir aile için 23 bin 324 lira. Yine eldeki en güncel verilere göre, Aydın’da hane halkı ortalama geliri bu sınırın üzerinde yer alıyor.

Yani evet, Aydın’da yoksulluk bir sorun olsa da ‘ilin en büyük sorunu’ denilecek bir orantıya tam olarak sahip değil. Yine buna bağlı olarak açlık da ‘en büyük sorun’ nedir sorusunu cevap olarak karşılamıyor!
Eğer açlık varsa da bu Çerçioğlu’nun adeta mottosu haline gelen, “Aydın'da hiç kimse yatağa aç girmez, hiç kimse soğuktan üşümez çünkü biz varız, Aydın Büyükşehir Belediyesi var” sözleriyle de çelişiyor bizden söylemesi.
Aydın’da yaşayan bazı insanlarımızın gerçekten gündemdeki esas güncel sorununun ne olduğuna gelirsek; Halihazırda en basidinden Çine’deki maden firmalarında 500’den fazla kişinin aniden işlerinden olduğunu hesaba katarsak cevap belli; İşsizlik.

Çerçioğlu’nun yoksulluk ve açlıktan dem vurduğu bu noktada, turizm özelinde bakıldığında Kuşadası ve Didim’in potansiyelini tam anlamıyla değerlendirememesi ya da ilimizin tarımda katma değerli ürünlerle ihracatta bir türlü sıçrama yapamamasından bahsetmek sanırım yersiz de olacaktır!
En iyisi mi biz güncel sorunlardan olan işsizlikten devam edelim.

TÜİK’in eldeki son verilerine göre, Aydın’da işsizlik oranı yüzde 8 bandında; genç işsizlikse bunun iki katından fazla. Bu veriler Türkiye ortalamasına yakın gibi görünse de Aydın’ın sahip olduğu tarım, turizm ve sanayi potansiyeli göz önüne alındığında bana sorarsanız ciddi bir tabloyu gözler önüne seriyor. Çünkü işsizlik aynı zamanda derin bir yoksulluğun da en büyük göstergesidir.

İşsizliğe çözümse takdir edersiniz ki yeni yatırımlarla mümkün olur. Bir ile yeni yatırımların gelmesi ve hayata geçmesiyse yerelle genel iktidarın uyumu, bürokratik sürüncemelerin olmayışı, sağlam bir kentsel üst yapı, sosyal donatı ve yerel yönetimlerin ilin kalkınmasına odaklanmış cazip politikalarıyla daha da mümkündür.

Ve en önemlisi, yatırımcı risk severdir ama ağzı açık ayran budalası değildir. Aydın’a baktığında ne görüyor? Yerel yönetimle genel iktidar temsilcileri arasında kısır çekişmeler ve uyumsuzluk, hükümetten hak ettiği yatırımları alamayan ve yıllardır yenilenemeyen kamu binalarına sahip havalimanı olmayan bir il, plansız bir şehirleşme vs.
Görünen o ki yerel yönetimin yetersizliği ve iktidarın Aydın’a üvey evlat muamelesi el ele vermiş, şehri yeni yatırımlarla işsizliğe çözüm bulunması noktasında da bir arpa boyu yol alamaz hale getirmiştir.

Yani neresinde bakarsanız bakın; Aydın’da nüfusunun ortalama yüzde 10’undan fazlasının iş araması, gençlerin umutsuzluğunun yanı sıra kişi başı gelirin komşu illerin gerisinde kalması da ilin asıl en büyük sorununun ne olduğunu görmek isteyen gözler için açık seçik ortaya koyuyor!

Geniş perspektiften baktığımızdaysa esasen Aydın’ın asıl derdi tam manasıyla ne açlık ne de yoksulluktur. İlin katma değerli ürün üretme konusundaki acziyetinden tutun şehrin dinamiklerinin üzerindeki atalete kadar çok yönlü sorunlarımızın ve bunların yol açtığı bir dizi olumsuzlukların şimdi hangi birini sıralayalım.
Vizyonsuzlukla birlikte yeni yatırımların gelmeyişine bağlı olarak günbegün artan işsizlik ve birlik beraberlik ruhunun tam manasıyla tesis edilememesinden mütevellit potansiyelinin heba olup gitmesi, sahi Aydın’ın en büyük sorunu değil de nedir?

Velhasılıkelam potansiyel demişken, Aydın tarımının incir, zeytin ve pamukla birlikte dört efesinden biri olan kestaneyle ilgili Aydınlı iş insanı Şefik Çerçioğlu’nun hayatından önemli kesitlerin yer aldığı kitapta geçen şu sözleriyle yazıyı noktalayayım; Belki bu küçücük örnek birilerine yarınlar için daha geniş paydada bir ışık tutar…

“Eğer kestaneyi işleyip satarsanız çok kazanırsınız. Örneğin İtalyanlar kestaneyi un haline getirip gramajlarla satıyorlar. Kestane unundan yapılmış ürünler çocuk mamasından tutunuz da tatlılara kadar çok çeşitli alanlarda kullanıldığında size inanılmaz bir kâr bırakıyor. Sen yapmazsan, ben yapmazsam kim yapacak bunu? Ben genç olsaydım bu işe girerdim, fakat artık bu konuda çoktan emeklilik evresine geçtim; gençler üretim ve müteşebbis olma konusunda mutlaka bir araya gelmeli, kuracakları şirketlerle yeni yatırımlar yapmalıdırlar. Enerjilerini ve bilgilerini mutlaka bu yönde birleştirmelidirler. Onlar birlik beraberlik içinde olurlarsa Türkiye'de onlar için güzel fırsatlar var!”

Aydın’ın er ya da geç yarınlarda bir gün, sanayicisi, girişimcisi, bürokrasisi ve siyasetçisiyle tek vücut halinde birlik beraberlik içerisinde kenetlenerek güzel fırsatları ıskalamayacağı aydınlık bir geleceğe olan en derin inançla…