I. KAVRAMLAR IŞIĞINDA AÇIKLAMALAR
A. Müdafii ve Vekil Dışında Konuyla İlişkili Kavramlar 
1. Avukat 
1136 sayılı Avukatlık Kanunu dikkate alındığında; avukatlık mesleğinin, bir kamu hizmeti ve serbest meslek olarak düzenlendiği görülmektedir. Söz konusu düzenleme içeriği yerindedir. Zira avukatlık mesleği, kamu kurum ve kuruluşlarında kurum vekili olarak da yapılabilmekle, sıklıkla serbest meslek olarak icra ve ifa edilmektedir. Avukatlık mesleğinin; önemi, vasıf ve mahiyeti ile avukatın, yargının doğrudan savunma kanadını temsil etmesi sebebiyle, kamu hizmeti olduğu bir gerçektir. Bu sebeple avukata karşı işlenen suçlarda, yapılan mesleğin kamu hizmeti olduğunun dikkate alınarak suretiyle hüküm tesisi cihedine gidilmesi büyük önem arz etmektedir. 
Avukatlığın amacının; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olması ile avukatın, bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis etmesi gerekliliği birlikte değerlendirildiğinde; avukatın, vatandaşın hukuki uyuşmazlıklarının temsilinde önemli yeri olan bir meslek mensubu olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle avukat; özel ve tüzel kişileri, yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde temsil eden, mahkemelerde savunan ve hak savunucusu olan kişidir. 
2. Soruşturma
Yetkili merciilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre, soruşturma evresidir.
3. Kovuşturma 
İddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre, kovuşturma evresidir. 
4. Şüpheli 
Şüpheli, soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişidir. 
5. Sanık 
Sanık, kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişidir.
6. Suça Sürüklenen Çocuk
Suça sürüklenen çocuk; kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu ifade etmekte olup, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlanmaktadır.
B. Müdafii ve Vekil Kavramları
1. Müdafii, Kimdir ve Kime Denir?
Müdafii; şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı ifade etmektedir. Benzer şekilde gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında suça sürüklenen çocuğu temsil eden kimse de müdafiidir. Bu kapsamda kendisine suç isnat edilen kimsenin yaşı ister on sekizden küçük olsun isterse bu kişi, on sekiz yaşını doldurmuş olsun, söz konusu kimseyi soruşturma evresinde ve yargılama aşamasında temsil eden avukat, müdafiidir.
2. Vekil, Kimdir ve Kime Denir? 
Vekil; katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatı ifade etmekte olup, suç şüphesi altında olan yahut yargılanan kimsenin karşısında şikayet eden, zarar gören veya maddi ve mali sorumluluk altında olan ve hükmün sonuçlarından etkilenecek veya sonuçlarına katlanacak kimsenin avukatıdır. 
Görüldüğü üzere; müdafii de vekil de, aslında avukattır. Yalnızca avukatın, soruşturma evresinde ve kamu davasının açılmasıyla yargılama sürecinde temsil ettiği kimseye göre adlandırılması ve nitelendirilmesi farklı olmaktadır. Yoksa, her iki ifade de gerçekte tarafların avukatlarını işaret etmekte ve avukatın temsil ettiği kişinin yargılamadaki yerine ve taraf statüsüne göre, vekil ve müdafii kavramları ifade, sorgu ve duruşma tutanaklarında yerini almaktadır.  
II. ZORUNLU MÜDAFİİLİK VE VEKİLLİK SİSTEMİNİN DETAYLARI
A. Zorunlu Müdafiilik ve Vekillik Sistemi Nedir?
Hukukumuzda genel olarak avukatla temsil zorunluluğu söz konusu değildir. Sözleşme özgürlüğü ile avukatla temsil hak ve hürriyeti çerçevesince kişiler, avukatını seçme hakkına sahiptir. Ancak bazı hallerde kişiler, bu özgürlüklerini o anda kullanamayacak durumda olabilmektedir. Bazı hallerde de kişiler, avukat tayin etmek istese de, mali güçleri bu hususta yetersiz olmakta, ancak avukatla temsil edilmek de istenmektedir. Bazı hallerde ise kişiler, özellikle avukat tayini için bizzat avukat seçmemişlerse de; yasal düzenleme uyarınca ve şartların oluşması halinde, avukatla temsil edilmeleri gerekmektedir. Hatta birçok halde ve ne yazık ki yaşı küçük çocukların, mağdur ve/veya suça sürüklenen çocuk oldukları durumlarda, ne avukatları bulunmaktadır ne de avukat tayin etmeye dönük maddi güçleri. Hatta çoğu halde bu çocukların aileleri de olmamakta veya ana ve babaları ya da yalnızca ebeveynlerinden biri vefat etmiş olmakta ya da ceza infaz kurumunda bulundukları görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda elbette yaşı küçük çocuğa avukat tayini, çok büyük önem arz etmekte ve gerek çocuk gerekse yargılama süreci bakımından büyük anlam ifade etmektedir.  
Zorunlu müdafiilik ve vekillik sistemi; esas sermayesi belli miktarı aşan anonim şirketler ile yüzden fazla üyesi olan yapı kooperatiflerine ilişkin olarak 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda düzenlenen avukat bulundurma zorunluluğu dışında kalan ve doğrudan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan ve kabul edilen önemli bir sistemdir. Söz konusu sistem, ülkemizde yoğun şekilde uygulanmakta ve zorunlu müdafiilik ve vekillik sistemi uyarınca avukat görevlendirmeleri, gerek soruşturma evresinde kolluk, savcılık ve sorgu hakimliklerinde gerekse kovuşturma evresinde mahkemelerce talep edilmektedir.
B. Zorunlu Müdafiilik ve Vekillik Sisteminin Hukuksal Dayanakları 
Zorunlu vekil ve müdafiilik sisteminin temel hukuksal dayanağı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu olmakla birlikte, bu hususta birden fazla hukuksal dayanak mevcuttur. Bu dayanaklar; 1982 Anayasası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik ile vekil ve müdafiilere ödenecek ücret bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife’dir.
1. 1982 Anayasası 
Hukukumuzda herkesin, avukatın hukuki yardım ve desteğinden faydalanabilmesi esastır. Bu kapsamda gerek özel gerekse tüzel kişiler, yargı merciileri ile kurum ve kuruluşlar nezdinde temsil noktasında kendilerine avukat tayin etme hakkı ve yetkisine sahiptir. Bu hak, zorunlu sistem dışında genel bir haktır. Bu hakkın dayanağı da, doğrudan anayasamıza kadar uzanmaktadır. Zira 1982 Anayasasının 36. maddesinde; herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunu ifade edilmektedir. Avukatla temsil hakkının, anayasanın 36. maddesiyle bağlantısının ne olduğu sorusu karşısında, bu soruya verilmesi gereken cevap; avukatla temsilin, adil yargılanma hakkının bir uzantısı olduğu ve adil yargılanmanın önemli bir boyutu olarak anayasanın 36. maddesinde yer aldığı şeklindedir.
2. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararları 
AİHS ve AİHM kararlarında adil yargılanma hakkına doğrudan değinildiği görülmektedir. Bu kapsamda AİHS’nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasının c bendinde, bir suç ile itham edilen herkesin sahip olduğu asgari haklar arasında “Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek” olduğu da açıkça belirtmektedir. Söz konusu açıklamalara ve adil yargılama hakkı ile uzantısı mahiyetinde düzenlenen asgari haklara, AİHM kararlarında da yer verilmektedir. Görüldüğü üzere; AİHS’nin 6. maddesi ile 1982 Anayasasının, adil yargılanma hakkını tanıdığı ve kabul ettiği görülmektedir. 
3. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu
Avukatlık Kanunu; avukatın temsil yetkisini belirtmekte ve avukatlığın mahiyetini, bağımsız savunmanın temsil edilmesi olarak ifade etmektedir. Bu manada avukatlığın temelinin, temsil faaliyetine dayandığı bir gerçektir. Bu bakımdan ve geniş bir bakış açısı ile değerlendirme yapılmakla; aslında zorunlu müdafiilik ve vekillik sisteminin temelinde de, yine avukatla temsil edilme hakkı bulunmaktadır. 
4. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
Dolaylı temel hukuki dayanaklar kapsamında avukatla temsilin ve adil yargılanma hakkının düzenlendiği hükümlerin yanı sıra doğrudan avukat görevlendirmeleri ve atamalarında zorunluluk halleri ile istemin aranmadığı veya istem aranmakla birlikte istemin olması halinde, zorunlu olarak avukat görevlendirmesinin yapıldığı durumların temel ve doğrudan dayanakları da bulunmaktadır. Bu husustaki en önemli yasal düzenleme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’dur.
5. Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik 
Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik, zorunlu müdafiilik ve vekillik sisteminde doğrudan dayanak kapsamında yer alan hükümler arasında yer almaktadır. Söz konusu yönetmeliğe, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinin son bendinde de atıfta bulunmaktadır.  
6. Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife
Zorunlu müdafii ve vekillere yapılacak avukatlık ücretleri ödemelerinde uygulanan hükümler, konu ile ilgili başka bir hukuksal düzenlemede yerini almakta ve bu hususta her yıl Adalet Bakanlığı’nca düzenlenen ve Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife karşımıza çıkmaktadır. 

(Yazının 2. Bölümü yarın yayınlanacaktır..)