31 Mart yerel seçimleri biteli bugün iki hafta oldu.
İstanbul, kazan ben kepçe örneği karıştırıyorlar.
Karıştırabildikleri kadar karıştırsınlar elbette ki yasal hakları.
Demiştik ya,’’ Şeytan ayrıntıda gizlidir’’ diye..
Karıştırırken kendi niyetlerine göre mi karıştırıyorlar,
Yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruna göre mi?
Geçmiş dönem seçimlerinde neredeyse sandıklar açılmadan sonuç açıklanır gibi anları anımsadığımızda insanın aklına türlü çeşit düşünce üşüşüyor.
Alınan sonuçlar sadece CHP ile İYİ parti ittifakının başarısı değil, AKP’den yana olan yüzde 50’nin de farkındalığının sonucudur.
Her zaman söylerim.
İstanbul sadece bir kent değildir.
İstanbul bir ülkedir, İstanbul bir evrendir, İstanbul başka bir dünyadır.
Başkent Ankara’dır; ama Türkiye İstanbul’dan yönetilir.
İstanbul’u alan Anadolunun yarıdan fazlasını almış demektir.
İstanbul sadece 7 tepe üzerine kurulmuş değildir.
İstanbul yüz yıllarca sayısız uygarlıkların, gelmiş geçmiş tüm dinlerin kaynağı olmuş, seçilmiş bir ülkedir.
Ve eğer İstanbul’a düşerse bir insanın yolu, ya o yedi tepeye çıkar ya da o yedi tepenin altında kalır.
Görünen o ki, iktidar İstanbul’u kaybedeceğini hiç aklına bile getirmemiş.
Acaba gerçekten bu çaba İstanbul sevdası mı yoksa başına oturulan muslukları kaybetme korkusu mu?
Pandoranın kutusu açıldıktan sonra içindeki tüm kötülükler yeryüzüne dağıldı, tam içinden ‘’UMUT’’ çıkacaktı ki, kutunun kapağı kapatıldı ve ‘’UMUT’’ içerde kaldı.
Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldığında Pandoranın kutusundaki ‘’UMUT’’ çıkmış olacak.
Ha demedi demeyin, bu eylem sağcı, solcu, ateist, dindar ayrıştırmalarıyla değil,
BEN, yerine BİZ dediğimizde gerçekleşecek.