Yalan, kişinin gerçeği saklayıp, bildiğinin aksini söylemesidir. Yalan, çok çirkin bir huydur. İslam dini de yalanı haram kılmış ve şiddetle yasaklamıştır.
Yalan’ın en büyük kötülüğü; insanı, Allah’ın rızasından uzaklaştırıp cehenneme götürmesidir. Ayrıca yalan, insanları birbirine düşürür, güven duygusunu yok eder, toplum içinde karışıklıklara sebep olur; dostlukları yıkar, yerine düşmanlık tohumları eker. Yalan er geç ortaya çıkacağından, yalancılar kendilerine güvenilemeyen, saygı duyulmayan ve sevilmeyen insanlar durumuna düşerler.
Kısaca yalan, insanı dünyada da, ahrette de felakete sürükler.
Kur’an-ı Kerim’de yalancılardan şöyle bahsedilir:
“Nihayet, Allah’a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendileriyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.” (Tevbe,77)
Hadislerde ise yalan ile ilgili şu bilgilerle karşılaşıyoruz.
“Kim devamlı yalan söyler ve yalan peşinde olursa, Allah katında çok yalancı bir kul olarak yazılır.” (Buhari, Müslim)
“Kul yalan söyleyip, yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince, bir an gelir ki; kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbin tamamı simsiyah olur. Sonunda o, Allah katında ‘yalancılar’ arasına kaydedilir.’’(Muvatta, Kelam,18)
İnsanlar bir kez daha düşünmeli ki, söylenen her yalan bir gün mutlak ortaya çıkacaktır. Bugün belki o yalanlar ile kendi bekanızı sağlama almış olabilirsiniz, ama tarih sayfalarında da söylediğiniz yalanlar yerini alacaktır.