Sibel Ünli, bu adı unutmamanız gerekiyor çünkü elbirliğiyle kopardınız onu hayattan.Belki çok seviyordu yaşamayı, annesini, babasını, okulunu ama cebinde karnını doyurmaya yetecek parası yoktu, ağır geldi bunca yük o minik bedenine ki yaşamaktan vazgeçti. Çünkü ancak o zaman açlık sorun olmazdı.
Sibel’in intiharından sonra geleceğe umutla bakmamızı nasıl bekleyebilirsiniz ki ? 2020 yılına girdik ama hala insanımız sokakta donarak ölüyor ya da yemek kartında 1 lirası pardon 1 lira 45 kuruşu olduğu için intihar ediyor. Bunun bulunduğumuz yıl ile alakası yok, bizler koca koca okullar yaptık, şehirleri baştan sona süsledik, yolları kısalttık, ülkede ki kara yollarını kalkındırdık ama gençlerimizin cebine karınlarını doyuracak kadar para koyamadık.
Görmek istemiyor olabilirsiniz ama ya karnını doyuramadığı için ya da geleceğe dair umudu kalmadığı için her gün birimiz ölüyor… Özgecan Altınışık’ı, Oğuz Ege Yiğiter’i, Sibel’i ve diğerlerini unutmayın çünkü onlar gibi umudu tükenen daha bir sürü genç var. Yarınımıza ışık tutaca kolan yine sizlersiniz, bizler her şehirde üç üniversite istemiyoruz, bizler üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulup çalışmak istiyoruz, bu bahsettiğim öyle karın tokluğuna köle gibi çalışmak değil, onca emek onca çabanın sonunda kaliteli bir yaşam sürmek istiyoruz.
İstiyoruz istemesine ama Sibel’den sonra benim umudum kalmadı ve ne tesadüf ki ben haberi okumadan önce yani bu sabah evden erken gelirim diye bir şey yemeden çıktım ve açıkçası cebimde de para yoktu, yapmam gereken işleri hallettikten sonra saat gece oldu. Bir de üstüne şanssızlık işte yağmur başladı ve mecburen her zaman oturduğumuz kafede oturduk,açlıktan ölüyorum, eve de gidemiyorum çünkü uzak ve çok yağmur yağıyor. Mecburen kafenin sahibinden tost istedim çünkü açım ve en ucuz şey oydu, kafe sahibi tanıdık ve anlayışlı biri ama sıkıla sıkıla abi sonra versem olur mu dedim. Sağolsun sıkıntı yok ne zaman olursa o zaman verirsin dedi ama çok kötü hissettim kendimi ve sonrasında üzerine bir de Sibel’in yemek kartında para olmadığı için intihar ettiğini gördükten sonra daha da kötü hissettim, parasız yaşamaya dayanamamış ve kendini öldürmüş.
Enflasyon, zam, zam üstüne zam… Sonunda geldiğimiz durum bu. Koskoca bir ülke küçücük bir kızın karnını doyuramadık. Sibel dayanamadı gitti, onun için yapabileceğimiz tek şey dua etmek ama hala bu durumda olan bir sürü insanımız var onları kurtarabiliriz. Bir çok öğrencinin okul hayatını kendi okul hayatım üzerinden anlatmak istiyorum, hem bu sayede öğrencilerin çektiği sıkıntılarla ilgili biraz fikriniz olmuş olur. Boş zamanlarımda çocuk baktım, fuarlarda kahve, erişte, tarhana sattım çünkü yurdumun kirasını denkleştirmem gerekiyordu ve bu durumda olan bir tek ben değilim. Sabah işe gidip akşam okula giden, bütün gün okulda olup gece çalışan bir sürü arkadaşım var ama yine de olmuyor, para yetmiyor, kitaplarıydı, notlarıydı, otobüsüydü, kirasıydı derken çoğu zaman paramız yok diye derslere gitmediğimizi hatırlıyorum.
Bir öğrenci olarak başa çıkmak zorunda olduğum sorunları az çok anlattım ve yalnız olmadığımı, çoğu öğrencinin aynı problemleri yaşadığını bilin istiyorum. Zaten yeteri kadar zorluk yaşıyoruz, lütfen daha fazla zorlaştırmayın. Biz 25 krş olan poşeti pahalı diye tartışırken 20 liralık deterjanın 40 lira olduğunu, her şeye zam üstüne zam geldiğini fark etmeyecek fark etse de ses etmeyecek bir milletiz ama değişsin artık bu durum. Çünkü gençler ölüyor ve ölüm sebebi öyle araba kazası falan değil gelecek kaygısı.