“Gençliğe yaşlılardan çok hürmet etmeliyiz.” diyen Viktor Hugo’nun aksine gençlerin dikkate alınmadığı bir zamanda bulunmaktayız.
İdealleri olan bir genç olarak bu durum beni ziyadesiyle üzüyor ve korkutuyor. Aslında bizleri, geleceğe dair yaptığımız planları tam olarak kestiremememiz korkutuyor.
Bu konuya daha önceki haftalarda üstün körü değinmiştim lakin bu üstün körü değinme beni tatmin etmediği için tekrar bu konunun üzerinde itinayla durulması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye genç nüfus oranı bakımından dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Geçen yıl itibariyle, TÜİK istatistiklerine göre, genç nüfus toplam nüfusun % 15.8’ini oluşturmaktadır. Bu genç nüfusun ise % 20.3’ü işsizdir.
Bu oranlara bakıldığında işsizlik büyük bir problem iken genç nesillerde daha da kötü sonuçlar doğuran bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oranları göz önünde bulundurduğumuz durumda bizim gelecek kaygısıyla bugünümüzü stres altında geçirmemiz kaçınılmaz oluyor. Lisans programları arasında herhangi bir fakültenin hangi bölümünden mezun olursak olalım bir şekilde işsiz kalıyoruz.
Gelecek kaygısı yaşayan bizlerin içinde okumaya dair, geleceğe dair umudumuz azalıyor, yeteneklerimiz göz ardı edildikçe bir süre sonra hevesimiz de ne yazık ki kalmıyor. Bir şarkı var , bilmem bilir misiniz? Edip Akbayram ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler. Motorları maviliklere süreceğiz. ’Evet, bizler Güzel günler görmek istiyoruz, geleceğimizin bu kadar şaibeli olmamasını istiyoruz ve biliyoruz ki bu en çok bizim elimizde fakat bir o kadar da sizlerin elinde.
Sağlam bir ekonomi, iyi bir eğitim sistemi, bizim yarınımızı güzelleştirmek demek ve bu da ülkemizin yarınını güzelleştirmek demektir çünkü umut biz gençlerdedir ve yarınımız bizlere emanettir.Bizler bu sorumluluğun bilincindeyiz ve ben inanıyorum ki fırsat verildiği taktirde çok güzel şeyler başaracak hiç tanımadığım bir sürü arkadaşım var, uygun şartlar sağlandığında her şey mümkündür. Son olarak yapmamız gereken en önemli şey bizlere güvenip alan tanınmasıdır.