Gelişmiş ülkelerde demokrasinin tabanında teknokrasiye, yani liyakate dayalı bir yönetim anlayışına geçiş tartışılırken, Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP’nin iç dinamikleri son olağanüstü kurultayda da gördük ki bambaşka bir görünüm sergileme konusunda yine iddialı. 

CHP’nin Kurucu Genel Başkanı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, yanlış tedavi sonucu kanına zerk edilen ilaçlar nedeniyle Hakk’a şehadet şerbetini içerek yürüyeceğini sezdiğinde, “Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim” sözüyse dün gibi hafızalarda.

Türk milletine en büyük hediye olarak canını vereceğini 13 Haziran 1937’de İzmir Vapuru’nda saat 03:30’da yazan Atatürk, kurduğu partisinin sahi bugünlerde kimlerin elinde nerelere savrulduğunu görse ne düşünürdü? 

Parti tarihine geniş çerçeveden baktığımızda, İsmet İnönü döneminde Kasım Gülek, Deniz Baykal döneminde Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde Oğuz Kaan Salıcı gibi isimler, zamanlarının “parti içi üst akıl” figürleri olarak öne çıkmış isimler olarak biliniyor. 

Günümüzdeyse Özgür Özel liderliğindeki CHP’de bu rolü üstlenmeye Aydın kamuoyunun yakından tanıdığı aday bir isim var: CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan. 

Kendisi, 24, 25, 26, 27 ve 28. dönemlerde Aydın Milletvekili olarak CHP’nin vitrininde yer almış, deneyimli bir siyasetçi. Ancak Tezcan’ın parti içindeki konumu, liyakatten çok başka derin ilişkilerle de anılıyor. 

CHP’nin devrik lideri Kılıçdaroğlu’na karşı Ekrem İmamoğlu önderliğindeki değişimcilerin katıldığı gizli zoom toplantısında da başı çeken isimlerden olan Tezcan, aynı zamanda Aydın siyasetinin de tanıdık bir yüzü. 

Ancak taban tarafından sorgulandığında; Gerçekten partinin geleceğini şekillendirecek bir üst akıl mı, yoksa kulislerin ve derin (!) ilişkilerin gölgesinde bir siyaset bezirganı mı? Tam olarak kimse emin değil! 

Aslına bakarsanız; TBMM 29. Dönemde de Aydın’da önümüzdeki yerel seçimlerde belediye başkan adaylarını dizayn ettikten sonra milletvekilliği görevini sürdüreceğine kesin gözle bakılan isimlerden olan Tezcan, bana göre usta bir oyun kurucu. 

Olağanüstü kurultayda CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün yeniden Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi seçilerek güven tazelemesi, Parti Meclisi Üyeliğine aday olan CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın göreve seçilememesinin nedeni kimdir derseniz de adres bellidir; Bülent Tezcan.
 
Ayrıca şu da var; Tezcan’ın mevcut CHP Genel Merkezi’ndeki etkisi, sadece kendi siyasi kariyeriyle sınırlı değil. Parti içinde kurduğu ilişkiler ağı, Aydın özelinde de baktığımızda adeta bir “çavuş-onbaşı-er” hiyerarşisini de andırıyor. 

Bu hiyerarşide Tezcan “çavuş” ise “onbaşı” Süleyman Bülbül oluyor. Hiyerarşiye er olarak dahil olan bir diğer isimse CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’dan başkası değil. Tabi er pozisyonunda bazı belediye başkanlarımızla birlikte son yerel seçimler sürecinde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun türlü nedenlerle ıskartaya ayırdığı kimi isimler de son zamanlarda dikkati çekiyor. 

CHP Aydın siyasetinde şekillenen bu tablo, liyakatten çok kişisel bağlantılar ve kulis oyunlarının belirleyici olduğunu da bize açık saçık göstermiyor diyemem. Tezcan’ın Genel Merkez’de çakılı bir kadro üyesi ve parti içinde daha da etkin bir isim olarak, her daim kendisine bir koltuk bulması bundan sonra da artık iyiden iyiye garanti gibi.

Netice itibariyle Tezcan'ın Aydın siyasetindeki daha da belirginleşen hegemonyası, artık basit bir yerel örgütlenmenin çok ötesine de geçmiş durumda. Öyle ki, milletvekili adayı belirlemeden belediye başkanlığı seçimlerine, hatta parti içi disiplin mekanizmalarına kadar uzanan bu etki önümüzdeki süreçte daha da güçlü şekilde kendisini hissettirecek. 

Ancak geleceğe dönük baktığımızda asıl dikkat çekici olan, Tezcan'ın bu gücünü Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile olan gerilimli ilişkisinde nasıl kullanacağında saklı. 

Önümüzdeki süreçte hep birlikte neler yaşanacak bekleyip göreceğiz.