Robotlar, insanların sonunu getirecek mi? Belki… Robotlardan ziyade “İnsan, insanın kurdudur.” diyen Thomas Hobbes’e kulak verip biraz olsun kendimize stop lambalarını çevirsek keşke, diyesim gelmiyor değil hani. Peki, ya yapay zekâya ne demeli? Hayra mı alamet şerre mi..? Bir de “çip tak(ma)” meselesi var ki münakaşaya dalmış tüm dünya, yuvarlanıp gidiyor. Aslına bakılırsa yapay zekâ, bıçak misalinde olduğu gibi ekmek kesmek için de adam yaralamak içinde kullanılabilir gerçeğine benzer bir örnekle açıklanabilir. Öyleyse, hadi gelin yapay zekânın içindeki -varsa eğer- meleğe de şeytana da bir nazar atalım, ne dersiniz?
Evet, yapay zeka..? Aslına bakılırsa yapay zekâ, insanlığın elini doğaya ya da doğadan gelecek olumsuzluklara karşı güçlendirdi. Doğanın nimetleri olduğu gibi azapları da vardı ve insanoğlu, önüne çıkan dağlara, ayağına dolanan ormanlara yahut denizlere meydan okumak için teknolojinin devamına baş koydu. Yıllarca bilgi üstüne bilgi yığıldı ve yapay zekâ denen olguya nihayet varıldı. Bu son seviye mi, doğaya karşı verilen mücadelede? Bunu bilemiyorum lakin doğanın yıkıcı etkisine her geçen gün daha çok set çekebiliyoruz, evet ama aynı zamanda doğanın nimetlerine de savaş açmadığımızı kim söyleyebilir? Yapay zekâ, nedir sorusuna açıklık getirecektik ama gel gör ki onun dışındaki her taşı eteğimizden döktük. Pekâlâ, kısaca şöyle diyelim: Yapay zekâ, insan zekâsını taklit edecek meziyetlerle donatılmış ve daima gelişime iman etmiş bir sistemdir. Belki de teşbihte abes olmaz deyip aradan sıyrılma kartımı kullansaydım şöyle de diyebilirdim; yapay zekâ, bizim gölgemiz ama şimdilik keza pek yakında Güneş’e hükmedip bizi ve dolayısıyla da kendini niçin ortadan kaldırmasın ki?
Pekala, yapay zekanın ne tür nimetleri var ya da neye hizmet ediyor ve ne şekilde..? Mesela sohbet robotları, akıllı asistanlar, öneri motorları, siber güvenlik ile savunma sanayi, navigasyon, sosyal güvenlik vs. vs. vs… Bunlar yeter de artar ama birkaç meziyeti de var ki yapay zekânın, temas etmesek olmaz: Yeni Nesil Yapay Zekâ (AI) Teknolojileri ile Seslendirme
Kitap okumanın önemini methetmek değil amacım ama iki gözü de çalışır halde olmasına karşın kitap okumaya yahut kitaba karşı olur olmaz sebeplerle kin duyanlarımız yok değil hani. Bir de gözüyle sınanan ve görmek eyleminden mahrum kalanlara ne demeli keza böyleleri arasında yok mudur kitaplara sevdalı, okumaya müptela..? Elbette var ve bu tür olumsuzlukları lehe çevirmek adına seslendirme ya da metin okuma uygulamalarına ihtiyaç gün geçtikçe artacak ve artıyor da. Hani, yapay zekâ öcü mü cici mi paranoyası var dedik ya, öcü mü bilmem ama görme engeli olanlar için bir “Dönüşüm” ya da “Devlet Ana” gibi kült eserler, niçin görmeyen muhataplarından esirgensin? Bu bariz soruna çözüm bulmak için birkaç yol var lakin kimi ekonomik kimisi de ergonomik değil. Bu hususta yapılacak en güzel eylem planı, yapay zekâdan destek alıp bir seslendirme uygulaması meydana çıkarmak olmalıdır. Böylece hem fırsat eşitliği sağlanmış olur hem de yapay zekânın öyle Twitterhane köşelerinde dendiği gibi çok da öcü bir şey olmadığı kanıtlanmış olur.