Zaman zaman fırsat buldukça bazı tarihi arşivleri ve makaleleri okumaya özen göstermekle birlikte özellikle ilimizin siyasi geçmişine dönük bazı anekdotları not ederim.
Mesela Adnan Menderes’in 10 Kasım 1947’de parti kongresi için geldiği Germencik’te yani henüz askeri darbe komitesince başbakanlık görevinden alaşağı edilip idam edilmeden 14 yıl önce asılmayla ilgili söylediği sözler çok düşündürücüdür.
Çağdaş Türkiye Araştırmaları Dergisi’nde, ‘ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞ SÜRECİNDE ADNAN MENDERES’İN AYDIN İLİNDEKİ SİYASİ FAALİYETLERİ’ ilgili bir makalede aktarılan olayı aynen paylaşıyorum;
“10 Kasım 1947’de Etem Menderes, Kütahya Milletvekili Adnan Menderes ve beraberindekilerle parti kongresi için Germencik’e bağlı Reisköy’e gider. Anadolu gazetesi’ne göre kongrenin yapılacağı salon dışarıdan gelenlerle ancak doldurulabilmiştir. Kongrede DP’lilerle köy halkı arasında karşılıklı söz düelloları da yaşanmıştır. Adnan Menderes’in: “Siz DP’li arkadaşlar yaşayınız. Biz Halk Partisi gibi İl Özel İdare bütçesinden tahsisat alarak köyleri bedavadan dolaşmıyoruz, biz kendi paramızla geziyoruz. Biz millet mebusuyuz, hükümetin mebusu değil.” şeklinde konuşmasına Salih Karaoğlan isimli Reis köylü bir vatandaş “Affedersiniz Adnan Bey, 5 yıl önce siz de CHP’nin en kıymetli mebusu değil miydiniz? Bize millet mebusu ile hükümet mebusu arasındaki farkın ne olduğunu açıklayabilir misiz? Siz Halk Partisi mebusu olduğunuzda köyleri dolaşmıyorken şimdi hangi sebeple dolaşıyorsunuz?” şeklinde cevap vermiştir. Adnan Menderes de: “Ben o zaman köyleri dolaşıp sizlerin haklarını aramış olsaydım beni asarlardı. Siz bunu Cumhurbaşkanı’na söyleyin.” tarzında karşılıkta bulunmuştur”
Yaşanan hadiseye ve köylüyle Menderes arasında geçen diyaloğa baktığımızda dikkat çeken bir tartışma cereyan etmiş. CHP’den milletvekiliyken köyleri dolaşmadığı için eleştirilen Menderes’in cevabı da bir hayli düşündürücü; “Ben o zaman köyleri dolaşıp sizlerin haklarını aramış olsaydım beni asarlardı”
Esasen Menderes’in cevabına çok yönlü düşünmedim değil; Acaba 1961’de Menderes’in idam edilmesinin sebebi aslında hakları aranan köylüler nedeniyle miydi? Menderes’in idamından sonra Aydın’daki özellikle birçok köyde en ufak bir protesto ve karşı çıkışın köy meydanındaki ağaçta sallandırılmak olacağı tehdidinde bulunan kolluk kuvvetlerine bu emri kim niye vermişti? Acaba köylüler tarafında başlanacak olası bir dalga dalga isyanın askeri darbeyi alaşağı edebileceğinden mi çekinildi de bu tehditler savruldu? Bu sorular düşünce dehlizinde uzar gider…
Umarım Çakırbeyli Mahallesi girişinde yapılacak Adnan Menderes Müzesi’nde o döneme tüm yönleriyle ışık tutulacak bir çalışma hayata geçirilir ve bazı gerçeklerin de tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkmasına vesile olunur. Yassıada’da idama götürülürken, "Ölümümden de mi korkuyorsunuz komutan" sorusuna Komutan'ın "Kes sesini" demesi üzerine "Ben sussam millet susmaz vicdan susmaz hakikat susmaz " diyen Adnan Menderes, hal diliyle de olsa müzeye gelenlere derdini ve esasında neden asıldığını tam manasıyla anlatabilir…