Geçtiğimiz gün, Aydın Kültürel Araştırma ve Yayıncılar Derneği (AYKARYAY) Tiyatro Topluluğu’nun Aydın’dan yurt dışına götürülen ve üzerinde 2300 yıllık müzik notalarının yer aldığı Danimarka’daki Seikilos Taşı’nın geri getirilmesi için çalışma başlattığı gündeme geldi.

Bu taşın üzerindeki ağıdı yaklaşık 5 yıl kadar önce dinlemiştim, gündeme gelince tekrar kere tekrar dinlerken şunu düşündüm; Bu topraklara ait olan tarihi eserlere karşı vurdumduymazlığımız ortada fakat dünden bu güne definecilerin talan ettiği, arkeolog adı altında çöreklenen simsarlara, ajanlara peşkeş çekilen yurtdışına kaçırılan nice değerlerimiz var oysa.

Düşünün halen daha Ünlü Fotoğrafçı Merhum Ara Güler tarafından keşfedildiği zikredilen Afrodisias’ın ilk fotoğrafları aslında ilk kez 1907 yılında çekilmiştir, hem de kim tarafından biliyor musunuz? İngiliz ajan Gertrude Bell tarafından… Şaşırmadığınıza eminim (!) gerçi ben bu konuyla ilgili geçmişte çalıştığım bir gazetede, Aydın’ın tüm yönleriyle ilk kez İngiliz Ajan Bell tarafından fotoğraflandığıyla ilgili bir haber de yapmıştım.

Birinci Dünya Savaşı'nda, bazı Arap aşiretlerinin Osmanlı Devleti aleyhine, İngiltere ile müttefik olmalarını sağlayan İngiliz Ajan Bell’in, 1907 yılında Aydın'da çektiği fotoğraflar halen Newcastle Üniversitesi arşivinde bulunuyor, merak edenler kolaylıkla ulaşabilir. Sanırım neden bu örneği verdiğimi anlayan anlamıştır(!)

Evet, 5 yıl sonra Seiklios Ağıdı’nı yeniden dinlerken daha başka neler gelmedi ki aklıma; Esasen her Aydınlıya bu ağıdı dinlemesini tavsiye ediyorum. Peki nedir Seiklios Taşı? Biraz bunu da irdeleyelim. Evet, filmi geriye sardığımızda arkeologlar tarafından Aydın’da keşfedilen Tralleis Antik Kenti’nde bulunan bir mezar taşı olarak karşımızı çıkıyor Seiklios Taşı. Bu mezar taşına kazınmış Sümer İlahisi, aynı zamanda günümüze ulaşmış ve tam olarak çalınabilen en eski ikinci müzikal eser. Düşünebiliyor musunuz? Dünya’nın tam olarak çalınabilen en eski ikinci müzikal eserinden bahsediyoruz. Peki ne olmuş bu eserin yer aldığı yazıta, bir bakalım…

İlk olarak Seikilos Mezar Yazıtı, 1882-1883 yıllarında Aydın- İzmir demir yolunun inşaatı sırasında Tralleis antik kentinde, demiryolu inşaatını yapan firma yetkilisi Edward Purser tarafından bulunuyor ve özel koleksiyonuna dahil ediliyor. Kitabe için M.Ö 200-M.S. 100 yıllarına uzanan tarihler veriliyor fakat genel kanı, M.S. 2. yüzyıla ait olduğu şeklinde ancak bu kitabeyi önemli kılan bir başka ayrıntı daha var; Yazıt maalesef 1966'dan bu yana ait olduğu Aydın’da değil Danimarka Milli Müzesi'nde bulunuyor.

1922’de İzmir’in işgali üzerine İzmir’deki Alman Konsolosu tarafından korunan ve İstanbul'dan Stockholm‘e götürülen bu yazıt, 1966’da Kopenhag‘daki Milli Müze tarafından satın alınıyor. Halihazırda yazıtın Türkiye’ye geri getirilmesi için çalışmalar yapılıyor ancak henüz müspet bir ilerleme katedilmiş durumda değil.

Seikilos taşı Türkiye’den ve Aydın’dan yurtdışına kaçırılan onca eser gibi ait olduğu topraklardan çok ama çok uzakta üzerindeki Türkçe’ye çevrilen şu sözlerle sahip çıkılmayı bekliyor; “Işılda henüz yaşıyorken / Gamı tasayı at bir kenara / Hayat çok kısa (Hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme) / Ve her şey yenik düşerken zamana…”

Bağrından kopartıldığı topraklarda kim bilir hangi derin bir hüzünle Seikilos Taşı’na kazındı bu ağıt?(Seikilos’un bu şarkıyı karısı Euterpe’ye mi, yoksa oğluna mı yazdığı bilinememektedir) Bu ağıt yüzünden 2 bin 300 yıl önce dökülen gözyaşlarının buğusu, halen Tralleis’in gün yüzüne çıkmayı bekleyen karanlık dehlizlerinde ışıldıyor olsa gerek.

Seiklos Taşı için üzülüyoruz vesselam…

Daha da çok kişinin, yetkilinin, hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da Seikilios Taşı için üzülmesi, gamlanması ve tasalanması umuduyla…