TARİŞ deyince aklıma ünlü şair Cemal Süreya’nın ‘Bir Büst İçin Elli Yıl Sonra Söylenmiştir’ adlı şiirindeki; “Üstünde / İdris Nebi gibi / Biçtiğin hülle / Doğumun / T.Ö. / Yani Tariş'ten Önce / Ölümün / Bilinmiyor, /Söylence." dizeleri aklıma gelir…

***

Esasen TARİŞ’in Aydın’da temellerinin atılarak 1915 yılında kuruluşuyla birlikte ‘Rum, Ermeni ve Yahudi’ tacirlerin piyasadaki fiyat tekelini kıran Türk Çiftçisinin, ‘Milli Tarım’a dönük kollektif bir şuurla ve ‘Birlikten Kuvvet Doğar’ söylemiyle birlikte ‘Tek Yürek’ olması, bu topraklarda tarihte bir ilk olarak başlatılan ‘Ekonomik Cihat’ın da en esaslı adımıdır!

***

Ancak ne yazık ki TARİŞ’ler gerek bu gayrimilli unsurlar, gerekse de gözünü para hırsı bürüyen tacirlerin her daim hedefinde olmuş, müstahsillerin paydaş bir ruhla kurduğu bu güzide kuruma karşı gerek kurumların içinden gerekse dışından, çok yönlü içini boşaltma, yıpratma, gücünü kırma ve yok etme girişimleri de yıllardan bu yana sistematik olarak sürdürülegelmiştir!

***

Örneğin üzerinde ciddi ciddi düşünecek olursak; 12 Eylül 1980 öncesinde TARİŞ’lerin işçi örgütlenmeleriyle politize edilmesini de hesaba katarak değerlendirdiğimizde o dönem askeri ihtilale de gerekçe olarak gösterilen olaylardan olan İzmir’deki ‘TARİŞ Olayları’ niye çıkmıştır?

***

Bu olaylar çıkmadan önce İzmir’de TARİŞ’e bağlı fabrikalarda silah ve patlayıcı madde bulunduğuna dair haberleri hangi ‘üst akıl’ servis etmiştir ya da hakikaten böyle bir depolama yaşanmış mıdır? Ya da konuyu esasen şöyle sorgulayalım; Bu olaylar nedeniyle üretim yapılamadığı için sadece üç günde 1980'deki rakamlara göre iki yüz elli milyon lira zarar eden TARİŞ’te karışıklık çıkması kimlere yaramıştır!

***

Tüm bu olaylardan ziyade daha geriye dönük baktığımızda da yani kuruluş yılları ve sonrasını irdelediğimizde de aslında süreç belli.

***

Üreticiden ürünü senelerdir dilediği fiyattan alan gayrimüslim tacirler ve onlarla iş tutan yerel tacirler, özellikle bu güzide kurumu yoketmek için kurulduğu yılların başında da doğrudan hedef tahtasına oturtmuş ve hatta kooperatiflerle yöneticilerine karşı bilgi kirliliği yayılmasına da ön ayak olmuşlardır

***

Bu bilgi kirliliğine karşı Türk kooperatifçilik hareketinin çekirdeğini oluşturan, Ege bölgesi kooperatifçiliğindeki öncülüğüyle isim yapan TARİŞ’in kurucularından ve bir dönem Ticaret Bakanı olarak da görev yapan Mehmet Nazmi Topçuoğlu, ‘Türk Kooperatifçisi’ adında bir dergi de çıkarmıştır!

***

Nazmi Topçuoğlu bu derginin 1930 tarihinde çıkan Nisan ve Mayıs sayılarında “İncir Mahsulü Nasıl Satılır?” başlıklı makaleler kaleme almış ve bu makalelerde 1. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında tüccar ve tefecilerin çiftçinin malını piyasada nasıl dolandırdıklarını ve üreticilerin bunlar karşısındaki çaresizliğini de tüm yönleriyle ortaya koymuştur!

***

O yüzden tüccar ve tefecilerin asla sevmediği ve hatta amiyane tabirle bir kaşık suda boğmak istediği Topçuoğlu’nu, kooperatifçiliği daima destekleyen ve teşvik eden Atatürk tam aksine çok sevmiş ve 1935 yılında CHP’den Aydın milletvekilliğine seçilmesi için gerekli oluru da vermiştir!

***

Nazmi Bey o döneme dönük derinlemesine araştırıldığında, bir taraftan yönetici ve ortak olarak kooperatifçiliğin gelişmesine katkıda bulunurken, diğer taraftan da bu düşüncenin halk arasında yayılmasını ve benimsenmesini sağlamayı kendisi için hayati bir görev addetmiştir.

***

Üreticilerin yaşamakta olduğu olumsuzluklardan kurtulabilmesinin tek yolunu, üreticiler arasında oluşturulacak kooperatif çatısı olarak gösteren TARİŞ’in kurucu kadroları arasında mümtaz bir yere sahip olan Topçuoğlu’nu düşünüyorum da ne büyük fedakarlıklara göğüs gererek böylesine cansiperane bir işe kalkışmış. (Ruhu şad, mekanı cennet olsun)

***

Ancak gelinen noktada, TARİŞ’lerin artık çağın şartlarına uygun modernizasyondan geçip Dünya’daki kooperatifçilik uygulamalarına has yenilik ve gelişmelere açık bir vizyonla yönetilmesi şarttır!

***

Bunun için de TARİŞ’te göreve yönetici olarak seçilenlerin, yeni çıkan yasayla da bundan sonra uygulanacak olan kooperatifçilik eğitim programını bir prosedür olarak değil tıpkı Topçuoğlu’nun kooperatifçilik vizyonunda olduğu gibi kendileri için hayati bir görev addetmelidir!

***

Ayrıca bir diğer tavsiyem de tüm TARİŞ’ler olarak Aydın’da faal olan zeytin, incir ve pamuk kooperatiflerinin, ortak bir çalıştay organize ederek ekonomik çalkantıdan geçtiğimiz bu süreçte bir araya gelmeleri ve istişarelerde bulunmalarıdır.

***

TARİŞ adı altında kolonya dışında da çok yönlü markalaşma için katma değerli ürün üretmenin yollarına bakılarak, ‘Birlikten Kuvvet Doğar’ sloganı, dosta düşmana karşı dün olduğu gibi bu gün de gür bir sesle haykırılmalıdır!

***

(Esasen keşke bir akıl böyle yerel bir çalıştay planlayıp birbirlerinden ayrılıp tamamen parçalı bir görünüme bürünen tüm TARİŞ’leri yıllar sonra tekrar bir araya getirip bütüncül bir yaklaşımla ele alabilse, önlerini daha da açmak için yol gösterebilse ama nerede?)

***

Örneğin çalıştay organize edilebilirse bu çalıştaydan çıkacak ortak sonuç bildirgesi de hükümet yetkililerine sunularak, sorunlara ilişkin esaslı çözüm yolları da aranmalıdır!

***

Vesselam; TARİŞ Aydın’ın öz markasıdır ancak kurumsal vizyonla birlikte daha da gelişmesi ve dijital çağa da tam anlamıyla ayak uydurması gerekmektedir.

***

Bunun için de TARİŞ’lerin bünyesinde gerek görülürse örneğin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteğiyle AR-GE birimleri kurularak, geleceğe dönük mütevazı ancak kararlılıkla atılacak adımlar da sıklaştırılmalıdır!

***

Böylelikle 20. Yüzyılda kurulup 21. Yüzyıl’da da varlığını sürdüren TARİŞ’ler, bu topraklarda tarım var olduğu müddetçe birileri istese de istemese de varlığını daha da devam ettirebilsin.

***

DİĞER YAZILARI