Geçtiğimiz yıl ihracatta 1 milyar doların üzerine çıkarak tarihi rekor kıran Aydın’da 2022 yılı için beklenti 1.5 milyar bandının üzerinde.

Yine 2023 yılına dair öngörüyse 2 milyar doları aşıyor.

Tarımsal gıda ürünlerin üretimi ve ihracatının ön planda olduğu Aydın’da ham vaziyette çıkartılan feldspat ve kuvars gibi madenler de önemli ihracat kalemi olarak biliniyor ancak tüm bunlar yeterli mi?

Tabi ki değil!

Aydın’ın öncelikli olarak katma değerli ürün yelpazesini genişletmeye yönelik olarak atılımlarda bulunması, girişimci ruha sahip iş insanlarının ve gençlerinin önünün açılması noktasında ciddi desteğe ihtiyaç duyduğu da aşikar!

Yine bunun yanında Aydın inciri, Aydın kestanesi gibi AB’den coğrafi işarete sahip olan ürünlerin pazarlanması noktasında dünyaya tanıtımına da ağırlık verilerek ihracatının arttırılması da büyük önem teşkil ediyor ancak bu noktada halihazırda ilimiz erklerinden en ufak bir sinerji göremememizse ayrı bir mesele!

Türkiye’de üretilen bitkisel ürünlerde ilk 10 sırada yer alan ilimizin, esasen organik tarımda ülke genelinde ilk sırada yer almasına rağmen dünden bugüne katma değerli ürün üretimi noktasında adeta yerinde saydığı bir gerçek.

Fakat son dönemlerde özellikle KOSGEB’in, Aydın’da girişimcilerin önü açacak duyarlı çalışmaların içinde bulunması ve ilçe ilçe yapılan toplantılar vesilesiyle hibe ve desteklerin de geniş zeminde halka açık toplantılarda duyurulmasını sağlaması bence çok değerli.

Bu kapsamda KOSGEB İl Müdürü Sadullah Dülger’in sağduyu ve özveriyle büyük bir çaba sarfettiğini de yakinen gözlemliyoruz. Burada kendisinin de hakkını teslim etmek lazım diye düşünüyorum.

Yine ADÜ Teknokent’te de son yıllara dönük baktığımızda ciddi atılımlar söz konusu.

Temennimiz ileride bu teknokentin, daha geniş ölçekte girişimci ruha sahip yatırımlara ev sahipliği yapmasının yanı sıra inovatif gelişmeler ışığında şehre değer kazandırarak yoluna devam etmesidir.

Keza bu teknokentten uluslararası bir firmaya geçtiğimiz süreçte doğrudan doğruya hizmet satışında bulunulması da yükselen bir ivme yakaladığını gözler önüne seriyor.

Netice olarak daha önceki yazılarımda da Aydın’ın ikinci yüzyılı başlığı atarak içerisine iliştirdiğim konuların özü üç aşağı beş yukarı belli.

Halihazırda ‘Türkiye Yüzyılı’nın detayları da bilindiği üzere, dijital çağa tam anlamıyla ayak uyduran, muasır medeniyetler seviyesini aklın ve bilimin ışığında yakalayacak olan bir ülke realitesine dönük şekillendirildi.

‘Aydın Yüzyılı’ da bu çerçeveden bakıldığında, bünyesindeki üniversitesinden, teknokentine, KOSGEB’ten tüm STK’larıyla belediyelerine kadar paydaş bir ruhla tesis edilecektir.

Ümidimiz geride kalan yüzyılda bazı fırsatları ıskalayan ilimizin bu yüzyılda geleceğin dünyasına doğrudan doğruya entegre bir ruh ve sinerjiyle silkinerek geleceğe emin adımlarla yürümesidir.

Umarım Aydın bunu başarır.

Sağlıcakla kalın.

DİĞER YAZILARI